bu aksam,
seni düşünürken düşüp bayılmışım yine!..
yiğit muhtaç olmamış kuru soğana,
soğan koklatacak kimsem yok,
yoksa evde soğan alabildiğine!..
sana bu mektubu,
en düşkün halimle yazıyorum...
düşük cümleler kullanırsam,
düştüğüm luzum üzerinedir beni bağışla!..
içimde küçük ve orta ölçekli bir işletme,
durmadan senin adına bahane üretiyor...
ister yuh çek bana,
ister beni alkışla!..
bu kaçıncı kendimden geçişim bilmiyorum,
bildiğim geçiş üstünlüğü hep sende!..
ben bu gidişle,
aşırı haz'dan ceza da yerim,
gözlerindeki ışığa da yakalanırım,
sen ne dersen de!..
ah benim bu iç konuşmalarım,
her biri yurda sesleniş niteliği taşıyor!..
her ay naaşımın bir kısmını,
kurda kuşa sus payı olarak vermeyi taahhüt ettim,
eşim dostum boşuna uğraşıyor!..
seni sevmek,
seni özlemek suç madem...
ne bir rahmet oku ardımdan,
ne bir ayet-i kerime!..
ben bu dertten ölürsem,
toprak değil o zaman,
suç at üzerime!..
neyse sevgilim,
bu mevzu daha çok Ahmet Kaya götürür,
ufaktan dağılalım!..
sen ayıcığınla yat uyu istersen,
ben evle birlikte dağılırım!..
Mahmut Turan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder