30 Kasım 2017 Perşembe

ALSAM KAÇIRSAM SENİ

ah alsam kaçırsam seni,
ah kimsenin olmadığı bir yere!..
varsın olmasın yemyeşil bir ova,
varsın olmasın gürül gürül akan bir dere...

ah gözlerine baksam gün boyu,
ah koynunda uyusam!..
çadır bilmesem hiç,
oymak bilmesem!..

ah ağzını burnunu yesem,
ah sabah akşam!..
bıkmak bilmesem hiç,
doymak bilmesem!..

ah unutsam döngüyü,
ağarmak bilmesem hiç,
aymak bilmesem!..
ah günler su gibi geçse,
yaşımı bilmesem hiç,
saymak bilmesem!..



Mahmut Turan

İLK BİR İYİLİK

bütün olacaklar önceden içimden geçiyor,
içimdeki hükümlüler uzun bir tünel kazmış...
boşuna fikir üretiliyor,
boşuna nefes tüketiliyor...
annece nasihatmış,
dostça tavsiyeymiş,
düşmanca ikazmış...
kaçanlar çoktan kayıplara karışmış,
göçenler büssürü yol katetmiş...
hıh!
kendini hemen salmaymış,
kendine dikkat etmiş!..
bence siz,
ne psikolojik açıdan yaklaşın olaya,
ne ahlak açısından,
ne din!..
ilk bir iyilik yapın bana,
bir gidin diyorum,
bir
gi-
din!..



Mahmut Turan

28 Kasım 2017 Salı

1 ARALIK GELSENE!

kış kapıdan girdi,
kar yolda...
odam cam pazarı,
sobam kar etmiyor...
gel,
ellerimi sen ısıt bir yol da!..
ağrımı dindir,
üşümemi azalt!..
dizine yatır beni,
kanepeye uzat!..
dışarım kuru kalabalık,
içerim haraç mezat!..
üç vakitli kahve telveleri yalan çıktı,
uğur getirmedi dört yapraklı yoncalar...
kafamda kırk soru var,
kırkı birden kafamı kurcalar...
kış kapıdan girdi diyorum,
kar yolda...
1 Aralık gelsene,
bir bilet al da!..



Mahmut Turan

26 Kasım 2017 Pazar

GÜNAYDIN

günaydın pazar sabahı,
günaydın pazar neşesi!..
günaydın simitçi tezgahı,
günaydın kuş sesi!..
günaydın mavi havlum,
günaydın sabah koşum!..
günaydın bakkal amcam,
günaydın karşı komşum!..
günaydın çarşı iznim,
günaydın bilet gişesi!..
günaydın sigara paketim,
günaydın rakı şişesi!..
günaydın beklemek,
günaydın görüş!..
günaydın yolculuk,
günaydın dönüş!..
günaydın salon,
günaydın kiler!..
günaydın özlemlerim,
günaydın aklımdakiler!..
günaydın su birikintisi,
günaydın duygu seli!..
günaydın umut,
günaydın teselli!..



Mahmut Turan

25 Kasım 2017 Cumartesi

BEN DAHA DÜNKÜ ÇOCUĞUM

ben daha büyümedim ki,
beni almayın aranıza!..
bak zilinize basar kaçarım,
bak işerim duvarınıza!..

boyum uzadı kilom arttı,
büyüdüm mü sandınız?..
mızmız biri de değilim oysa,
ne çabuk çocukluğumdan usandınız?..

boynumda ablamın ördüğü atkı var hâlâ,
sırtımda kırmızı gocuğum...
bakmayın büyük laflar ettiğime,
ben daha dünkü çocuğum!..

misket bulsam yuvarlarım,
erik görsem aşırırım...
aklıma sevda sokmayın benim,
evin yolunu şaşırırım!..

erkek adam oldun diyen babama ne deyim şimdi,
koca adam oldun diyen anneme ne deyim?..
büyüklük sizde kalsın,
ben böyle iyiyim!..

buluğ çağındayım henüz,
ispatlamadım rüştümü...
kimlik sormasın memurlar,
aramasınlar üstümü!..



Mahmut Turan

BENİ KALIN SEV

ben ince düşünen biriyim,
sen beni kalın sev ne olur!..
ayrıntıya girersek ayakkabılarımız kirlenir,
sen beni yalın sev ne olur!..
eksik bir parçamsın,
takıl bana istiyorum...
üşüyorum nefesine ihtiyacım var,
sokul bana istiyorum...
bu küslük bitsin artık,
bu ayrılık yetsin!..
benim için umutsun sen,
benim için hürriyetsin...
bozulmadan yemin,
kokmadan ikrar...
bir gün belirleyelim de,
ortak bir paydada buluşalım tekrar!..
içimizde çalışan sevgiyi kovmuşuz da,
içimize oturan nefreti işe almışız...
ayrı dünyaların insanları değiliz ki biz.
bak ikimiz de çayı çok seviyoruz örneğin,

bak ikimizin de salçalı ekmek yemişliği var,
bak ikimiz de Star'ı beşe almışız!..



Mahmut Turan

24 Kasım 2017 Cuma

ONU ÇOK ÖZLEDİM

ondan bihaber kaldım,
onu göremiyorum nicedir...
bu kaçıncı onsuz gündür,
bu kaçıncı onsuz gecedir?..
karada yolunu gözlüyorum,
denizde izini sürüyorum...
yerlilere dumanla haber salıyorum,
göçmen kuşları durdurup onu soruyorum...
bir karamsarlık beni düşürüyor,
bir umut beni kaldırıyor...
bir endişe beni tutuyor,
bir merak beni öldürüyor...
az kaldı inceleyim,
az kaldı kopayım...
ama ben onu çok özledim,
ama ben ne yapayım!..
nasıl da güzel bakardı,
ne kadar da aklıselimdi!..
o benim koltuk değneğimdi,
o benim kalp pilimdi...
hani onunla hayata meydan okumuştum,
hani onun yanında kendimi güvende hissetmiştim...
Tanrım hatırladın değil mi onu,
hani geçenlerde bahsetmiştim?..



Mahmut Turan

23 Kasım 2017 Perşembe

ÖĞRETMENİM

A demeyi doktorum öğretti bana,
geri kalan her şeyi siz öğretmenim...
bu geri kalan her şeyin içinde,
neler var neler...
güzel yazılar,
mutlu tablolar,
ileri teknolojiler...
büyük adam olmam vardı,
büyük düşünmem gayenizde...
şiir yazıyorsam,
ekmek yiyorsam sizin sayenizde...
altmış ikiden yaptığım tavşanlarım geliyor aklıma,
resim defterimdeki bacası yaz kış tüten evlerim...
haftalık tahta nöbetlerim mesela,
yıllık ödevlerim...
biliyor musunuz öğretmenim,
ev ödevlerimi hiç aksatmıyorum?..
evimin kirasını her ay yatırıyorum,
eve her akşam ekmek götürüyorum...
büyüdükçe,
size benziyorum öğretmenim...
gençlere iş diyorum,
çocuklara kitap diyorum...
de-leri da-ları ayrı yazıyorum,
büyüklerime SİZ diye hitap ediyorum...
işçi olarak bazı problemler yaşasam da,
son zamanlar yaşımı problem etsem de,
A şehrinden B şehrine hiç varamasam da...
bir imza yetkim var sonuçta,
bir isimlik duruyor masamda...
size eskisi gibi,
canım benim demezsem,
darılmazsınız değil mi?..
bu aralar,
canımın pek bir önemi yok da...
tamam tamam,
kızmayın öğretmenim!..
ağzım,
fermuar,
nokta...
isterseniz tahtayı sileyim yine,
isterseniz çöpü dökeyim...
üzerimde hakkınız çok öğretmenim,
verin elinizi öpeyim!..



Mahmut Turan

22 Kasım 2017 Çarşamba

VE SAİR HAYALLER VE BENZERİ OLMAZLAR

ben anlatırım,
annem dinler...
sabırla dinler beni,
vakarla dinler...
gözlerindeki yağmurla,
saçlarındaki karla dinler...
kalbimdeki kırıklar saçılır ortaya,
ruhumdaki limeler...
karla karışık bir yağmur olur,
ağzımdan dökülür kelimeler...
heveslerim,
sitemlerim,
özlemlerim...
planlarım,
deneylerim,
gözlemlerim...
çevremdeki fazlalar,
yanımdaki azlar...
ve sair hayaller işte,
ve benzeri olmazlar...
bazı utanırım konuşurken,
bazı tırnaklarımı incelerim...
bazı yutkunurum konuşurken,
bazı hecelerim...
ne sıra ister benden,
ne ücret...
yaralarımı görür görmez,
tedaviyi başlatır annem...
dilimde sen yine,
elimde şu meret...
başım önüme düşer,
başımı göğsüne yaslatır annem...
iki elinde,
iki maharet...
bir eliyle gözlerimi kurular,
bir eliyle fasulye ıslatır annem...



Mahmut Turan

21 Kasım 2017 Salı

GÖZLER DE YALAN SÖYLERMİŞ

hani hep yanımda olacaktın,
hani bu aşk hiç bitmeyecekti?..
hani aramızdaki bağ çok sağlamdı,
hani hiçbir güç yetmeyecekti?..
ihmal ettiğim evimdi,
aksattığım işimdi...
boşuna mı heveslendim,
boşuna mı ümitlendim şimdi?..
bir anda hayattan soğudum,
bir anda insanlardan iğrendim!..
gözler de yalan söylermiş,
ben onu öğrendim...
demek kimliğinde soyadım,
demek çocuğunda kanım olmayacak?..
demek artık ellerini tutamayacağım,
demek artık seni öpme imkânım olmayacak?..
ne yani,
biz seninle hiçbir zaman,
hesabı getir garson,
çocuklar uyudu,
biz kalkıyoruz,
diyemeyeceğiz öyle mi?..
hıh!
şimdi ben kendimi neyle öldüreyim,
sen söyle?..
ateşli bir silahla mı,
kesici bir aletle mi,
zehirli bir iğneyle mi?..

Mahmut Turan

20 Kasım 2017 Pazartesi

KARANLIK BASINCA

her akşam,
çiğnenir aklım,
karanlık basınca...
çocuk gibi ağlarım hemen,
bir resim,
bir hatıra benle uğraşınca...
keşkelerin biri gider,
biri gelir sonra...
yalnızlık bir koyar ki o an,
hiç sorma!..
boş sandalyelerim,
boş masam...
sıkıntıdan patlarım herhal,
kendi kendime konuşmazsam!..
içimde olay çıkarır,
içimde birikenler...
ah nasıl da burnumda tüter,
ah burnumun dibinde olması gerekenler!...



Mahmut Turan

19 Kasım 2017 Pazar

YANIK KOKUSU

şuramda bir yanık kokusu geliyor,
tam da sol mememin hizasında...
bu bir yanık da değil,
bu bir yangın esasında!..
bir yangın ki,
ne kontrol altına alınabilir,
ne söndürülebilir!..
bir yangın ki,
bitmez tükenmez bir enerjiye sahip,
bir ömür boyu sürdürülebilir!..
bir yangın ki evlerden uzak,
bir yangın ki düşman başına!..
bir yangın ki itfaiyenin giremeyeceği bir yerde,
bir yangın ki imdatlar boşuna!..
gece ıslak battaniyeler örtüyorum üstüne,
gündüz ıslak kazaklar atıyorum...
gece gündüz uğraş veriyorum,
bana mısın demiyor!..
daha İsrafil sur'u çalmadı,
daha kıyamet kopmadı sanırım...
hani ben çocukken karınca dövüştürdüm diye,
hani ben öbür dünyada yanacaktım Tanrım?..
yıkanmamış ateştir,
küllenmemiş hardır...
Tanrım ne iş,
Tanrım hayırdır?..



Mahmut Turan



18 Kasım 2017 Cumartesi

MEVZU DERİN

gece uzun,
mevzu derin...
bana bir demlik çaylan,
bir paket sigara gönderin!..
efkar bastı,
ezildi yüreğim...
biriniz yüzümü yıkayın,
biriniz endişemi giderin!..
bu saatlerde akrep sokar,
bu saatlerde şarkıların gözü kör olur...
biriniz ışık tutun,
biriniz koluna girin!..
gece uzun,
mevzu derin...
gece yarısı bir köpek öldüren,
sabaha karşı bir ambulans gönderin!..



Mahmut Turan

BİR CUMA ERTESİ

ah,
çıkıp gelsen bir cumartesi!..
bir cuma kadar mübarek olurdu elbet,
bir cuma ertesi...
takıp takıştırırdım yine,
güzel kokular sürerdim...
beyaz gömleğimi mesela,
mavi kazağımı giyerdim...
çayı demlerdim hemen,
sütü aşılardım...
ah,
çıkıp gelsen bir cumartesi,
seni kapıda karşılardım!..
çantanı alırdım,
ceketini asardım...
sen bana konuşurdun gün boyu,
ben sana susardım...
şarkı dinlerdik beraber,
şiir okurduk bir de...
ama gelmezsin ki,
ama nerdeee!...



Mahmut Turan

17 Kasım 2017 Cuma

SENİN İÇİN

ben önceden kendi halimdeydim,
ben önceden efendi huylu bir zattım...
sakallarımı senin için bıraktım,
saçlarımı senin için uzattım!..
ben önceden böyle mi sıkılırdım,
ben önceden böyle mi üşürdüm?..
ekmeği senin için kestim,
şekeri senin için düşürdüm!..
sırayı senin için bozdum,
okulu senin için kırdım!..
içerde senin için sustum,
dışarda senin için haykırdım!..
parça parça,
adım adım...
bu riski senin için aldım,
bu kumarı senin için oynadım!..
bu ortama senin için girdim,
bu aleme senin için aktım!..
bu ateşi senin için tuttum,
bu kenti senin için yaktım!..



Mahmut Turan

16 Kasım 2017 Perşembe

NE DİYEYİM SORAN OLURSA?

nasıl biriydi dediler,
kesin bir şey söyleyemedim...
bütün isimler konulabilir,
bütün sıfatlar olası dedim...
belki bir güneş tanrıçası,
belki bir ay balası dedim...
belki bir melekti,
belki bir şeytan,
belki de Allah'ın belası dedim...
teşbihte hata aramadım,
bir bal küpü de olabilir,
bir zehir tası da olabilir dedim...
bir doğa harikası da olabilir,
bir hesap hatası da olabilir dedim...
bir günü,
bir güne uymuyordu,
bir ruh hastası da olabilir dedim...
bir keresinde,
aramıza kalın bir duvar örmüştü,
bir duvar ustası da olabilir dedim...
saydım işte,
ne varsa!..
sahi ne diyeyim,
bir daha soran olursa?..



Mahmut Turan

15 Kasım 2017 Çarşamba

BIRAK GİDEYİM!

bu aralar,
elimi neye atsam elimde kalıyor...
elimdekileri bırakıp kaçayım diyorum,
her seferinde biri kolumdan yakalıyor...
tutsam düşürüyorum,
düşürsem kırıyorum...
şansızlık mı,
sakarlık mı bilmiyorum?..
bağıra bağıra düşünüyorum,
sessiz sessiz haykırıyorum...
çaresizlik mi,
vakarlık mı bilmiyorum?..
sevinç dip nokta,
üzünç üst seviye...
doktor doktor konuşma diyorum,
yanıt vermem hiçbir tedaviye!..
bırak gideyim buralardan,
ne bir işine yararım ben,
ne paraya çevrilirim!..
şimdi sen beni karşına alıp,
benim resmimi çizsen,
bir fırça darbesiyle devrilirim...



Mahmut Turan

14 Kasım 2017 Salı

BAZEN KENDİMİ ÖLMÜŞ HAYAL EDİYORUM

bazen,
kendimi ölmüş hayal ediyorum...
mahallede öldüğüm duyulduğunda,
şöyle yapılır diyorum...
iş yerinde öldüğüm duyulduğunda,
şöyle duyurulur diyorum...
kahvede öldüğüm duyulduğunda,
şöyle denir diyorum...
şu öldüğümü duyduğunda,
hemen şunu arar diyorum...
şu öldüğümü duyduğunda,
çok üzülür diyorum...
şu öldüğümü duyduğunda,
yazık olmuş demekle yetinir diyorum...
şu öldüğümü duyduğunda,
şaşırmaz diyorum,
şu öldüğümü duyduğunda,
yemin ister...

ölümlü dünya dediklerini duyar gibiyim,
daha gençtiler,
zamansız gidişler...
tabuta konurken annemin yüz ifadesini canlandırıyorum gözümde,
ablamın ağıtlarını...
ilk gün gelenleri mesela,
eve yapıştırılan taziye kağıtlarını...
omuzlara kaldırılırken evin kapısına,
omuzlarda giderken geride kalanlara el ediyorum...
size de oluyor mu öyle?
ben bazen kendimi ölmüş hayal ediyorum...



Mahmut Turan

12 Kasım 2017 Pazar

ÖYLE AMA!

dünyanın en fazla yağış alan bölgesini sordular,
kendimden emin bir şekilde,
yanaklarım diye yanıtladım...
sonra ben herkesi susturdum,
sonra coğrafya bilgimi konuşturdum,
konudan konuya atladım...
(bu dizlerle mi diyeceksin,
yemin ederim, valla atladım!...)
dünyanın yedi harikası diye bir şey yok,
dünyanın bir harikası var dedim,
O'nun adını söyledim...
resmini çıkardım,
gözlerini delil olarak sundum...
biraz boğazımı temizledim,
biraz yutkundum...
genel coğrafya'ya ara ara daldım,
yerele bodoslamasına...
Türkiye'nin bir şehri var,
o da O'nun olduğu şehir dedim,
siz bakmayın milletin 82,83,84 diye sıralamasına!..
ülkemizde güneşin doğuşu ile batışı arası hep 12 saattir,
O'nda doğar dedim,
O'nda batar...
en güzel çiçekleri O yetiştirir dedim,
en güzel boncukları O satar...
en güzel yol,
duble yol değil dedim,
en kestirmeden O'na giden yoldur...
çay bir tek O'nların orda yetişir,
çiğdemler ilk O'nların orda çıkar dedim,
çitlembik O'nların orda boldur...
en saf altın da,
en sert taş da,
O'nun bağrında çıkarılır dedim...
Türkiye'nin en büyük Sine-i Bölgesi O'nun göğsü,
Türkiye'nin en çok göç alan bölümü O'nun yüzü...
bütün harabeler O'ndan kalma,
bütün yaban O'nda saklanır...
bütün ırmaklar O'na dökülür,
bütün sıcaklık farklılıkları O'ndan kaynaklanır...
dünya O'nun suyu yüzü hürmetine dönüyor dedim,
ay O'na tutuluyor...
mesela dünyanın en kalabalık yeri benim başım,
mesela dünyanın en çok kan dökülen yeri benim yüreğim dedim...
bir ağzımdan çıkanlara baktım sonra,
bir soru soran adama...
abartmıyorum dedim,
öyle ama!..



Mahmut Turan

11 Kasım 2017 Cumartesi

BİR GÜN SENLE OTURAMADIK

kaç sene oldu,
bir gün senle oturamadık farkında mısın?..
ya işi bahane ettik,
ya misafiri,
ya ayazı...
bir sevenim var,
bir bekleyenim var demedik de...
onun yerine ağlayasım var,
onun yerine ölesim var dedik bazı...
bu arada kaç dostumuzun oğlu oldu,
kaçının kızı...
bu arada ben çok çaba verdim,
bu arada ben çok kilo aldım...
(çok yemiyorum,stresten yahu!..)
sen hangi ara üstüme düştün,
ben bu arada sıkıştım kaldım?..
her şarkıda gözlerim dolabilir benim,
her şiirde yanaklarım ıslanabilir...
beş yıl önceki resmimi gösterdim birine geçen,
vay,gençlik resmin mi dedi...
şunu anladım ben,
insan beş yılda da yaşlanabilir...
şu cadde de beni sarmıyor artık,
şu il de...
ben bir sandalye çekiyorum altıma,
gözüm pencerede kalıyor genelde...
hiçbir sıhhatler olmuyor,
hiçbir keyif bana uğramıyor artık!..
ve biliyor musun?
dostların yarasın dediği,
hiçbir şey bana yaramıyor artık!..



Mahmut Turan

SATRANÇ

bir satranç kutusuyum ben,
içimde iki orduya yetecek savaş techizatı...
bu oyunu şahlar kurdu,
bu savaşı piyonlar başlattı...
bir satranç tahtasıyım ben,
üzerimde siyah beyaz ırklar savaşır...
filler delice tepişirken,
atlar arada sıvışır...
bir satranç hamlesiyim ben,
vezirler arası gidip gelen...
kaleden kaleye ferman ulaşır,
elden ele zayiyat...
bir satranç sonucuyum ben,
olan yine garibana olur...
anam anam,
garip anam!..



Mahmut Turan

10 Kasım 2017 Cuma

YENİ ÇAĞ

Şu ışıklar,
Şu tablolar yanıltmasın seni!..
Şu heykeller,
Şu biblolar yanıltmasın seni!..
…………………………………………...
Eskisi gibi değil,
Eskisi gibi sanma buraları!..
Külhanbeyi voltaları,
Oruspu gülmeleri,
Sarhoş naraları…
………………………………………..
Sevgiler değişti,
Yeni şefkati,
Yeni kucağı gör sen!..
İklimler değişti,
Yeni soğuğu,
Yeni sıcağı gör sen!..
Sınırlar değişti,
Yeni köşeyi,
Yeni bucağı gör sen!..
Ölenler değişti,
Yeni kurbanı,
Yeni bıçağı gör sen!..
………………………………………
Yeni tanrılar,
Yeni secdeler…
Yeni cennetler,
Yeni müjdeler...
Yeni Firavunlar,
Yeni Musalar...
Yeni hisseler,
Yeni kıssalar...
Yeni giderler,
Yeni atarlar...
Yeni ölçüler,
Yeni kantarlar...
Ve sair…
"Ben bu çağdan etimle kemiğimle nefret ettim."
Demiş zarif bir şair…
Senin ki yine iyi Zarifoğlu,
Senin ki yine iyi…
Sen bir de,
Bu çağı gör!..



Mahmut Turan

9 Kasım 2017 Perşembe

BÜYÜK SÖZÜ DİNLEMEM ARTIK!

yıllarca normlara uydum,
yıllarca üstlere biat ettim...
ramlarla saf tuttum,
asilere nasihat ettim...
ettim de ne oldu,
başım göğe mi erdi?..
sanki iyi bir halt ettim,
sanki biri madalya verdi!..
cep yine delik,
cepken yine yırtık...
yok yok,
büyük sözü dinlemem artık!..
sizi de takmam ahlak polisleri,
sizi de namus bekçileri,
sizi de bilumum erkler!..
yeniden merhaba kırdığım camlar,
nerde kalmıştık çaldığım erikler...
kahrolsun iyi adam rolleri,
yaşasın bazı serserilikler!..



Mahmut Turan

8 Kasım 2017 Çarşamba

KOŞTURMACA

boş durmak yok,
koşturmayla geçiyor hayat!..
koş babam koş,
ne bir araba rastlıyor,
ne bir at!..
ekmeğinin peşinden koş,
sevdiğinin peşinden koş,
hayallerinin peşinden koş!..
kan ter içinde kalmışım,
dizlerimde derman yok,
yol yokuş...
üçünü de,
ayrı ayrı yerlere koymuş Allah...
tabana kuvvet,
ya Allah!..
hayallerim gereklilik kipinde biliyorum,
sevdiğim yıllardır kayıp,
ekmek aslanın ağzında...
ben hep böyleyim inan,
kışın da aynı durum,
yazın da!..
ona ağla mesela,
buna üzül...
ona kırıl mesela,
buna ezil...
ona mahcup ol,
buna rezil...
gündüzleri gerçek alemdeyim,
akşamları düşte...
ne olsun dostum,
dediğim gibi işte!..



Mahmut Turan

AĞACIN GÖZYAŞLARI

birer yas evine dönmüştü,
geçtiğim her yer...
bağrışmalar duydum,
dövünmeler yer yer...
kanalın suyunu bulanık gördüm,
doğanın benzini sarı gördüm...
aydaki kazancı gördüm,
mevsimdeki hasarı gördüm...
insanlar düşmemek için,
kol kola yürüyordu...
yaprakları yel almıştı,
şehri sel götürüyordu...
ağaç dipleri yaprak doluydu,
kapı önleri keza,
kaldırım taşları...
kendi kendime dedim,
bunlar aslında yaprak değil,
bunlar ağacın gözyaşları...



Mahmut Turan

7 Kasım 2017 Salı

ELLERİM

işaret etmiş,
sus yapmış...
çentik atmış,
hesap yapmış...
saz çalmış,
türkü araklamış...
cam indirmiş,
duvar yumruklamış...
sabır çekmiş,
tesbih kırmış...
nasır tutmuş,
kan fışkırmış...
ey beklemekten sıkılmış,
ey sigaradan sararmış ellerim!..
çatlayan başım önemli değil,
kırılan kalbim önemli değil,
onlar gizleniyor bir şekilde!..
siz insan içine çıkıyorsunuz,
ben en çok,
ben en çok sizden özür dilerim!..
eline sağlık da size gelsin,
teşekkür de!..



Mahmut Turan

6 Kasım 2017 Pazartesi

DAHA NE OLSUNDU?

kendi elleriyle umut ikram etti bana,
kendi gözleriyle ışık sundu...
daha ne olsundu gönül,
daha ne olsundu!..
ihracat durmuş,
enflasyon almış başını yürümüş,
fiyatlar uçmuş...
mevsim sonbahar olmuş,
hava buz kesmiş,
kış kapıda...
küresel ısınma öyle,
ekolojik denge öyle,
terör öyle...
umurum mu,
hiç de bile!..



Mahmut Turan

5 Kasım 2017 Pazar

SÖZÜM ONA

en kısa gündüz yaşandı gelmedi,
en kısa gece yaşandı gelmedi...
en kısa zamanda gelecekti,
sözüm ona...

sitemim ona,
öfkem ona...
ağrım ona,
sızım ona...

kalemim ona,
kağıdım ona...
nağmem ona,
sazım ona...

kanamam çoktan başladı,
kaybım çok büyük benim...
sıradaki ateşim ona gelsin,
közüm ona!..

ahım ona,
vahım ona...
çığlığım ona,
avazım ona...

ıslığım ona,
çağrım ona...
imdadım ona,
ikazım ona...

ben bu hicran yarasından ölürsem eğer,
ki öyle görünüyor...
başım kıbleye dönsün,
gözüm ona!..


Mahmut Turan

4 Kasım 2017 Cumartesi

ÜÇ KURUŞA BEŞ KÖFTE

çevremin orta yerindeydim,
tuttunuz beni bir kenara attınız...
sandalyemde oturdunuz,
yatağımda yattınız...
rant sağladınız,
prim yaptınız üzerimden...
döndüm işte,
kalkın hadi yerimden!..
bre rozetliler,
bre tokalılar!..
bre siyah eldivenliler,
bre beyaz yakalılar!..
öyle,

üç kuruşa,
beş köfte var mı?..
hiç demediniz mi,
bu koca adam,
bir kenara sığar mı?..



Mahmut Turan

ESKİDEN SEVMEK ÇOK GÜZELDİ

eskiden durgun değildim böyle,
eskiden daha canlıydım...
eskiden beklentilerim vardı benim,
eskiden daha heyecanlıydım...
eskiden yerimde duramazdım,
eskiden kalıbıma sığmazdım...
eskiden soğuk değildim böyle,
eskiden bir yerlere yağmazdım...
eskiden taklit yapardım,
eskiden şaka yapardım...
eskiden mısır püskülünden bıyık yapardım,
eskiden kirazdan toka yapardım...
sen beni başaklarım dikken,
sen beni düşmeden derecektin...
bu benim kırılmış halim,
sen beni eskiden görecektin!..
eskiden ne alsam tezgahtan iki tane alırdım,
eskiden ne içsem garsona iki tane söylerdim...
eskiden fazla kalemim vardı hep,
eskiden silgimi ikiye bölerdim...
eskiden kolay alınmazdım ben,
eskiden kelepirden satılmazdım...
eskiden benim de bir fikrim vardı,
eskiden her arkadaşa katılmazdım...
eskiden elim kolum uzundu benim,
eskiden kulağım delikti...
eskiden günlük planlarla uğraşmazdım,
eskiden planlarım ileriye yönelikti...
eskiden bir çocuk görsem kendi çocuğumu hayal ederdim,
eskiden bir falcı görsem yanına çökerdim...
eskiden hediyelik eşya satan dükkanların müdavimiydim,
eskiden bütün çiçekçilerin dikkatini çekerdim...
eskiden telefonum ortada değildi böyle,
eskiden sohbetlerim özeldi...
şimdi öyle mi bilmiyorum,
eskiden sevmek çok güzeldi...

eskiden, 
benim de birtakım hayallerim vardı...
az buz değil öyle,
bir eve anca sığardı...
boy boy,
rengarenk hem de...
pembe, 
mavi, 
kızıldı...
bir gün,
biri kırıldı,
takım bozuldu...

3 Kasım 2017 Cuma

SENİ SEVMEK

seni sevmek yarı ölüm halidir,
seni sevmek memleketin doğusudur...
seni sevmek zıkkımın köküdür,
seni sevmek ağulu aşın buğusudur...
seni sevmek,
çıldırmaya çeyrek kaladır,
intihara ramaktır...
seni sevmek,
zifiri bir karanlıkta,
ak sütün içindeki ak kılı aramaktır...
seni sevmek kopmuş bir koldur,
seni sevmek kırılmış bir kanattır...
seni sevmek çetin bir yoldur,
seni sevmek icrası zor bir sanattır...
Türkçe'ye kaçak sözcükler sokmaktır,
ülke nüfusunu ikiye indirgemektir...
seni sevmek diyorum,
halkına ihanet etmek demektir...
ister yakın bir tarihe bağla olayı,
ister Sümerler'e dayandır...
seni sevmek diyorum,
ateşle imtihandır...
bazen bir sele kapılmaktır,
bazen bir akıma...
seni sevmek diyorum,
riske girmektir bir bakıma...
bazen bir kabulleniştir mesela,
bazen bir yakınma...
seni sevmek diyorum,
hayırlısını istemektir hakkıma...

seni sevmek;
bir dilek tutup, 
hiç bırakmamaktır...
seni sevmek;
evden çıkarken,
kapıdaki eşikle helalleşmektir...
seni sevmek;
bacak kadar boyuyla,
koca bir şehirle cebelleşmektir...
seni sevmek;
aklını kaçırıp, 
başından uzaklaşmaktır...
seni sevmek;
benzin deposuna, 
sigarayla yaklaşmaktır...



Mahmut Turan