31 Mayıs 2017 Çarşamba

İZAFİYET TEORİSİ

sen varken,
zaman tatlı bir su gibi geçiyor...
sen yokken,
zaman zehir zıkkıma dönüşüyor...
ben aynı ben,
zaman aynı zaman...
bu Einstein'in izafiyet teorisi değil de,
ne o zaman?..
bilsen,
bugün kaç gün battı,
kaç gün aydı!..
keşke diyorum,
seni Einstein de tanısaydı!..



Mahmut Turan

30 Mayıs 2017 Salı

HAYAT İŞTE

hayat işte!
kimi topuklu ayakkabılarla yerinde duramazken,
kimi iğnelerle ayakta durur...
hayat işte!
kimi art arda nokta koyarken,
kimi noktalı yerleri çileyle doldurur...
hayat işte!
sana tamamını anlatmaya kalksam,
saat yarım olur...
senin için bir şey yapamam ama,
sana dostça bir uyarım olur...
sabah erken kalkacaksın,
git yat işte!..



Mahmut Turan

29 Mayıs 2017 Pazartesi

İKİLEM

sen şimdi nerdesin,
bilmiyorum ama...
ben,
bir ikilem içindeyim...
iftara mı kalayım,
hemen mi intihar edeyim?...



Mahmut Turan

GİT AMA...

git,
git ama!..
giderken,
vedalaşır gibi bakma adama!..
git,
git ama!..
gitmeden önce,
kuşları sağmayı öğret anama!..
git,
git ama!..
biraz temiz çamaşır,
biraz tütün bırak odama!..
git,
git ama!..
camı çerçeveyi indirirsem,
beni kınama!..
git,
git ama!..
beni özlemle basma,
beni bir hıçkırıkla yakalama!..



Mahmut Turan

27 Mayıs 2017 Cumartesi

SIKILIYORUM

haydi gönlüm,
şehrin altını üstüne getirelim!..
bu saatlerde,
şehrin altı üstünden yeğdir...
bu saatlerde,
bütün beyler dinlenmeye çekilir...
bu saatlerde,
bütün hamallar beydir...
bu saatlerde,
bütün soytarılar saraylara damlar...
bu saatlerde,
banyolara sokulur bütün kirli adamlar...
damga bizim,
mühür bizim...
mekân bizim,
şehir bizim...
ne değneğini sakla diyorum,
ne başını öne eğdir!..
alt üst olalım haydi,
sıkılıyorum epeydir!..



Mahmut Turan

26 Mayıs 2017 Cuma

ŞİİR DÜKKANI

biraz daha büyüyünce,
bir şiir dükkanı açmak istiyorum...
bir meşgale olur bana,
önünde otururum...
içimdeki çocuğu da,
çırak olarak tutarım...
vitrinine redifler koyarım gönlümce,
raflarını kafiyelerle donatırım...
baktım sözlerim kar etmiyor,
dükkanı kapatırım...



Mahmut Turan

25 Mayıs 2017 Perşembe

BİZİM GİBİ

hani,
bazı diller vardır,
anlarsınız ama,
konuşamazsınız...
bazı insanlar da,
aynen öyledir...
seversiniz ama,
kavuşamazsınız...
Kerem'le Aslı,
Adil'le Suzi,
Mem'le Zin gibi...

bizim gibi yani,
onlar gibi,
sizin gibi...



Mahmut Turan

24 Mayıs 2017 Çarşamba

AŞKA İNANMIYORMUŞ

bir çayı beş liraya içiyormuş.
içer tabi,
yokluk görmemiş ki!..
avokadonun kokusuyla kendinden geçiyormuş.
geçer tabi,
iğdeyi burnuna götürmemiş ki!..
mevsime göre boya seçiyormuş.
seçer tabi,
hiç kına sürmemiş ki!..
şehri köye tercih ediyormuş.
eder tabi,
inek sağmamış,
buğday dermemiş ki!..
mesajlarına anında cevap istiyormuş.
ister tabi,
hiç mektup göndermemiş ki!..
aşka inanmıyormuş.
inanmaz tabi,
bir hayırsıza gönül vermemiş ki!..
kariyer yapacakmış,
çocuk düşünmüyormuş.
düşünmez tabi,
bir oğlan çocuğunun saçlarını taramamış,
bir kız çocuğunun saçlarını örmemiş ki!..



Mahmut Turan

23 Mayıs 2017 Salı

İKİ ARTI BİR ÜÇ ETMİYOR

sen gittiğinden beri,
iki artı bir,
üç etmiyor bizim evde...
balkonu mutfağa kattım,
mutfağı salona kattım,
salonu oturma odasına kattım,
oturma odasını yatak odasına kattım...
yani anlayacağın,
evi birbirine kattım...
etmiyor,
etmiyor,
etmiyor!..
başka bir yere taşınayım diyorum,
ona da güç yetmiyor...
dedim ya,
sen gittiğinden beri,
iki artı bir,
üç etmiyor bizim evde...

matematiğim mi zayıf,
yanlış koridordan mı gidiyorum bilmiyorum…
bir kere de beraber toplayalım,
bir ara,
bir gel de!..



Mahmut Turan

22 Mayıs 2017 Pazartesi

HASRET

akşam akşam,
bir şarkı kapıma kadar gelip,
avucuma büssürü bozukluk saydı...
bozuldum da,
bozuntuya vermedim...
keşke dedim içimden,
hasret de sigara gibi çekildikçe kısalsaydı!..
bilakis,
çekildikçe uzuyor hasret...
sakız gibi,
lastik gibi,
yay gibi meret!..



Mahmut Turan

SIKILIYORUM

havadan mı,
sudan mı?..
muhabbetten mi,
sıkıntıdan mı?..
nereye otursam,
bir şeyler batıyor ha bire...
şu tabure,
şu sedir...
diken değil de,
ya nedir?..

Mahmut Turan

EL AYAK ÇEKİLİR

el ayak çekilir,
gönül bir piç gibi kalır ortada...
bütün noktalama işaretleri ünleme dönüşür,
işte tam o noktada...
götü başı oynar saatin,
dakka başı ona bakarım...
hele o tik taklar yok mu,
kulaklarıma tacizde bulunur resmen...
zengin bir keder gelir beni velayetine alır sonra,
kimsesizliğim ortadan kalkar kısmen...
çalışır,
çabalar,
didinirim...
yeni sıkıntılar,
yeni endişeler edinirim...
karanlığa küfretmeyi yeğlerim,
bir mum yakmak yerine...
bir ufakla beyaza boyarım kafamı,
bir köpek öldürenle cila yaparım üzerine...
üstüme bir kurt sürüsü gelir gibi olur,
üstüme bir ordu...
çok bilinmeyenli bir denklem olur gözümde hayat,
bakarım bakarım bir şey anlayamam...
bakmakla öğrenilseydi,
kediler kasap olurdu!..
kedi mi dedim ben,
kedi ne alaka hakikaten?..
neyse ya kediyi siktir et,
kedi sirke de içmez zaten!..


Mahmut Turan

21 Mayıs 2017 Pazar

BUGÜN PAZAR

dışım pazar,
içim pazartesi...
bir yanım tutturmuş pikniğe gidelim diyor,
bir yanım illa bileklerini kesmek istiyor...
kafamın içi,
ana baba günü...
bütün anaların ellerinde terlik var,
bütün babaların ayaklarına bağ oluyorum...
bugün pazar.
evde sıkılırım mutfak robotuyla,
pazar yerlerinde tezgahlarda dağılırım tahminim...
bugün pazar,
yine erken uyandığıma pişmanım...
üstümde bir kırgınlık var,
altımda eşofmanım...
sigara da var,
çay da var...
ama avutmuyor hiçbiri,
bilmen de fayda var!..
bugün pazar.
ne bir pazarcı sesi,
ne sokakta kimse var...
bütün seyyarların yerine ben bağırmak istiyorum bugün,
bütün çocukların yerine ben cam kırmak istiyorum...
istiyorum istemesine de,
bugün KPSS var!..
bugün pazar.
dışımda güneş tamir eder,
içimde hava bozar...
biliyorum ne çabuk geçmeyecek,
biliyorum bugün uzadıkça uzar!..



Mahmut Turan

20 Mayıs 2017 Cumartesi

BU ÇOCUK BİR HARİKA!

biliyor musun?
içimdeki çocuk birden O'na kadar sövebiliyor,
O'ndan geriye doğru düşebiliyor...
kıyı biliyor,
köşe biliyor...
bardak biliyor sonra,
şişe biliyor...
kalkabiliyor,
düşebiliyor...
patlayabiliyor mesela,
şişebiliyor...
ilgi görse saklanıyor,
alkış duysa tu kaka!..
biliyor musun?
bu çocuk bir harika!..


Mahmut Turan

19 Mayıs 2017 Cuma

YAĞMUR

ne vakit şehre yağmur düşse,
o vakit hüzün ayak basar çehreme...
koşar ceplerini karıştırırım özlemin,
yoklama alan gözlerle bakarım çevreme...
şemsiye elde,
keşkeler dilde...
derinlere dalar giderim ben,
hiç yüzme bilmediğim halde...
ateşim çıksın,
sıkıntı gelsin de...
kapı açılınca rengim kaçar,
o değil de...
sele ne gerek şimdi,
baskına ne gerek?..
yağmur da,
yağdı mı yağıyor mübarek!..
ne vakit şehre yağmur düşse,
o vakit ağlarım bir ikincisi...
yağmur göl oluşturur,
gözlerim su birikintisi...



Mahmut Turan

17 Mayıs 2017 Çarşamba

ANLADIM Kİ

yüzünde,
ne kadar göz izi var öyle!..
gelen bakmış sana,
giden bakmış...
kimi gözünü dikmiş,
kimi gözünü gezdirmiş...
kimi yiyecekmiş gibi,
kimi kıskanarak bakmış...
anladım ki,
sana benim gözümle bakmak,
en az yüz kişiyle,
yüz göz olmakmış...



Mahmut Turan

16 Mayıs 2017 Salı

BENCE

gündüzler için,
bir şey diyemem de...
geceleri bir kilo pamuk,
bir kilo demirden ağırdır kesinlikle...
kafamı yastığa koyunca anlıyorum,
yorganı üstüme çekince...



Mahmut Turan

GELSEYDİN

gelseydin,
nem varsa paylaşırdım senle...
kırk derecelik ateşimi paylaşırdım mesela,
kırk düğümlük boğazımı,
kırk yıllık yorgunluğumu...
kaçırdığım fırsatları paylaşırdım senle,
bindiğim alametleri...
yediğim kazıkları sonra,
içtiğim yeminleri...
gelseydin,
yediğim içtiğim benim olurdu hatta,
gördüğüm şeyleri paylaşırdım senle...
tuttuğum günlükleri mesela,
yazdığım şiirleri paylaşırdım...
sabır taşımı,
sır küpümü...
yarım ağız gülüşlerimi,
yerel ağız kargışlarımı...
memleket hakkındaki düşüncelerimi belki de,
ilerisi için çekincelerimi paylaşırdım senle...
gelseydin,
kopardığım erikleri,
bağladığım ışkınları paylaşırdım...
kar gibi çarşaflar sererdim sana,
odamı paylaşırdım senle...
yani gelseydin diyorum;
oturduğum sandalyenin bir kısmını,
annemin kızlık soyadının tamamını paylaşırdım senle...
gelmedin,
bir başıma bölündüm,
bir başıma dağıldım ben de!..



Mahmut Turan

15 Mayıs 2017 Pazartesi

BİZ HAK ETTİK!

biz bitti demeden,
bitmiş her şey...
biz imtihana girmeden ikmale kalmış çocuklarız,
biz ateşe değmeden yanan pervaneleriz...
biz değirmene girmeden un olmuş taneleriz,
biz şarap olmadan ezilmiş üzümleriz...
biz kelebeğe dönüşemeden ölen tırtıllarız,
biz çölü geçemeden çatlayan atlarız...
biz yükseğe çıkmadan alçalan uçurtmalarız,
biz yağmura çıkmadan ıslanan ahmaklarız...
felce uğramış bir şehir trafiğiyiz,
düz çizgi halini almış bir kalp grafiğiyiz...
şansızlık bizde,
uğursuzluk bizde!..
hıh,
büyük adam olacaktık biz sözde!..
şu koca dünyada,
oturacak bir yer bulamadık iyi mi!..
ne töre yer veriyor bize,
ne din!..
bizi babalarınızın beylik tabancalarıyla vurun,
bizi annelerinizin dört numara örgü şişleriyle delik deşik edin!..
siz hak kazandınız,
biz hak ettik!..



Mahmut Turan

14 Mayıs 2017 Pazar

ANNELER GÜNÜ

bugün,
dedim ki anneme...
anne senin belin ağrımasın,
benim dizlerimin canı cehenneme!..
o nasıl laf oğlum,
deme öyle dedi!..
bana kızsa mı,
bana ağlasa mı bilemedi...
ama ben çok iyi biliyordum,
bir sonraki anneler gününde,
annem hayatta olmayabilir...
bunu bir tek ben değil,
annesi yaşlanmış herkes bilir...
bir çift laf da,
Tanrı'ya ettim az önce...
kapı kapı dolaştırdım yüreğimi,
ardından il il...
bütün annelere uzun ömürler diledim,
Cumartesi Anneleri dahil!..



Mahmut Turan

ISSIZ ODA

her akşam,
ıssız bir odaya düşerim ben...
sigaramı,
çakmağımı,
çayımı alırım yanıma...
düşerken hevesim kırılır,
kalkarken başımı tavana vururum...
duvarlar onarmaz beni,
perdeler sarmaz...
günde kaç kere sorduğum saat bile,
bir kere halimi hatırımı sormaz...
ne kurtların ulumaları ürkütür beni,
ne dolunayın varlığı...
sebepsiz endişeler işte,
sonuçsuz maceralar...
hangi duayla bir olsam da,
yenemem hiçbir korkuyu...
hangi korkuluğa tırmansam da,
aşamam hiçbir zorluğu...
tenimde rant kavgaları...
göğsümü otlar kaplar,
tüylerimi dikenler...
oda oda değil,
sanki kimsesizler mezarlığı!..
inler,
cinler,
hafakanlar...



Mahmut Turan

13 Mayıs 2017 Cumartesi

ANNE

sen,
zifiri karanlığımın beyaz saçlı kadını...
utanıyorum şu an bak,
anarken bile adını...
aklınca bir mert,
fikrimce bir dert doğurdun sen...
içine atmasan,
toplasan şu kırıklarını,
önüme koca bir dağ yığardın sen...
ben düştüm,
sen kaldırdın...
iflah olmaz derdim için,
yüzündeki gülüşleri aldırdın...
yükseklere avuç açtın,
alçaklarımı doldurdun...
zaman zaman dağıldım ben,
saçınla topladın sen...
her rüzgârda açıldım ben,
kanadınla kapladın sen...
ufak tefek bir hiçtim aslında.
benden,
bir adam hesapladın sen...
sen beni herkesten çok,
ben seni çoğundan az sevdim anne...
ergendim,
aklımı aklından çok sevdim mesela...
dengesiz dönemlerimde,
kafa dengi arkadaşlarımı senden çok sevdim...
bir kerecik öptü diye,
sevgilimi senden kat kat fazla sevdim...
evlendim karımı,
çocuklarım oldu,
kızı da oğlanı da senden çok sevdim...
bağışla beni çileli annem,

nankörlüğüm boyumu aşar...
evlat işte,
böyle de hayırsız yaşar...
ne kadar da cahilmişim!
şimdi şimdi anlıyorum kıymetini,
bir ömür dolu zahmetini...
hakkını helal et ne olur anne,
pişmanlık ile çok yaptık gıybetini!..
kendine güzeldir tabi,
herkesin kendi annesi...
jüriye de nesi!
ben yaşadıkça,
sensin her yılın annesi...



Mahmut Turan

12 Mayıs 2017 Cuma

SAÇLARINI OMUZLARINA DÜŞÜRSE

kadın saçlarını omuzlarına düşürürdü,
adam üzerinden parmak uçlarıyla yürürdü...
elleri basmasın,
saçları kırılmasın isterdi...

Mahmut Turan

ÖLÜ BİR YATIRIM

ne kısa vadede,
ne uzun vadede...
hiçbir getirisi olmayan,
ölü bir yatırımdır,
gözlerini uzaklara yatırmak...
beklersin,
az daha beklersin,
çok beklersin...
gelen yok,
giden yok...
neyse ya,
saçmalıyorum yine!..
sahi ya,
Mona Lisa'nın kaşları neden yok?..



Mahmut Turan

CELALİ BİR İSYAN

kadın sevgi istedi,
adam verdi...
kadın umut istedi,
adam verdi...
kadın anlayış istedi,
adam verdi...
kadın zaman istedi,
adam verdi...
kadın özlem istedi,
adam verdi...
kadın istedi,
adam verdi...
kadın istedi,
adam verdi...
bir gün haksız vergiden,
Celali bir isyan çıkardı adam...
vücuduna sigara bastırılarak,
bastırıldı isyan...



Mahmut Turan

10 Mayıs 2017 Çarşamba

ÇİLLİ ÇOCUK

ne çil çil param olsun diyorum,
ne boğazda yalım!..
çilli bir çocuğum olsun istiyorum,
birlikte evcilik oynayalım!..
yanakları al al olsun,
ısırayım birazcık!..
gözleri seninki gibi,
saçları yumuşacık!..
karşımda dursun,
kucağımda otursun tamam!..
makam aramam inan,
yetki istemem!..
ağa da ben olurum o zaman,
paşa da!..
kurda da sözüm geçer,
kuşa da!..



Mahmut Turan

ÖLÜMÜN SAATİ YOK

ölümün saati yok diyorlar,
saat başı kaç kişiyi öldürüyorlar...
gazeteciler ölüm haberleri yazıyorlar,
muhabirler savaş alanlarından bildiriyorlar...
..................................
emperyal dostlar,
küresel puştlar!..
nerede kan var,
oradan hoşnutlar...
.................................
mahremlere girerler,
bahaneler ararlar...
kadınları soyarlar,
çocukları tararlar...
.................................
kuduz köpekler,
aç kurtlar!..
kimi alkış tutar,
kimi kutlar...
.................................
yerel sinekler,
global aslar!..
soğuk savaşlar,
sıcak temaslar...
..................................
ne var,
ne yok diyorsun...
hiç,
ne olsun işte!..
amerika yıkılsın,
israil kahrolsun işte!..



Mahmut Turan

8 Mayıs 2017 Pazartesi

BANA GÜLÜCÜK YAZ DOKTOR!

bana başka şeyler yaz doktor,
bana başka şeyler öner!..
neden hala aklım gider,
neden hala başım döner?..
ağrı kesicisi,
yara bandı,
pomadı...
hepsi bir araya geldi de,
bir gülücüğün yaptığını yapamadı...
hüzünlenecek belirtiler de var bende,
çıldıracak ortam da var...
bana bir kutu gülücük yazsana doktor,
hem bak benim sigortam da var!..



Mahmut Turan

7 Mayıs 2017 Pazar

YAPAMADIM

bir uçurumdan yuvarlamak istedim,
senden arta kalan bütün küsuratları...
uçurumun dibinden bir köy yolu geçiyordu,
gözümde canlandı köylülerin suratları...
emekleri sonra,
bir yıllık hasılatları...
yol kapanmasın istedim,
yapamadım...



Mahmut Turan

EN ACI ÖLÜM MAYISTA OLUR

sen bana gülümsersen,
kuru soğan tatlı olur,
kuru ekmek pasta olur...
sen bana somurtursan,
sarı kavun hançer olur,
beyaz peynir susta olur...
sen gelirsin,
güneş doğar...
sen gidersin,
yağmur yağar...
bir güneş,
bir yağmur...
insan böyle havalarda,
elbette hasta olur!..
gül açmışsa üstelik,
çağala dökmüşse...
anan öle gençliğim,
en acı ölüm de mayısta olur!..



Mahmut Turan

5 Mayıs 2017 Cuma

SENİ UNUTMADIM

seni unutmuş değilim ben,
duydukların bir söylentiden ibaret...
ne yere kulak ver sen,
ne kuşlara itibar et!..
lafın gelişi değil,
yarım ağızla söylemiyorum...
seni unutmadım henüz,
seni halen seviyorum!..
parmaklarımdaki sarılığa sor inanmazsan,
gözlerimin yaşına sor!..
ekmeğe mushafa sor istersen,
annemin başına sor!..
seni unutmadım diyorum,
seni halen seviyorum!..



Mahmut Turan

4 Mayıs 2017 Perşembe

HAYALLERE GİDEN YOL

hayallere giden yolda çevirme vardı,
direksiyonu başka yola kırdık biz de...
ne üstümüzde para vardı çünkü,
ne bir kartvizit cebimizde...
kırılan,
yalnızca direksiyon olsa yine iyiydi...
ama,
ne yazık ki değildi!..
hevesimiz kırıldı,
kalbimiz kırıldı,
gururumuz kırıldı!..
gittiğimiz yol yanlış şimdi,
gittiğimiz yol bozuk,
gittiğimiz yol dar...
yakıtımız şuncağız,
yolumuz dünya kadar!..
hicranın yarası üstelik,
gurbetin sancısı...
elimizde bir adres,
kime sorsak buraların yabancısı!..
gencine yaşlısına,
sorar sorar dururuz...
bir yerde mola vermeye kalksak yorulunca,
kalktığımız gibi otururuz!..
geçecek bir masa yok çünkü,
sığınacak bir dam yok...
ama yine de,
hayal etme hakkımız saklıdır bizim...
iyi biliyoruz ki,
Allah var gam yok!..

Mahmut Turan

2 Mayıs 2017 Salı

OLUR OLMAZ

anne dedim,
şu yaralı yüreğimi de,
kiraz yaprağıyla sarsana!..
kalem gibi olsun,
gülemesem de,
güleyazarım belki!..
hiç öyle şey olur mu diyeceksin,
olur herhalde,
olur illaki!..
olur,
olmaz!..
olur,
olmaz!..
olur olmaz konuştum,
olmadı!..



Mahmut Turan

BAHAR VE UMUT

Bahar'la Umut'u,
el ele gördüm demin...
başımla selamladım,
şikâyetini geri aldım hüzünlü yüz ifademin...
mutluluklar diledim,
gül serptim üzerlerine...
Bahar'la Umut diyorum,
nasıl da yakışıyorlar birbirlerine!..


Mahmut Turan