31 Aralık 2016 Cumartesi

NOEL BABA

Noel Baba!
bana ne getir biliyor musun?
bana ayakkabılarımı bağlamayı öğrendiğim gün ki özgüvenimi,
bana okula başladığım ilk senemi getir!..
ilk oyuncak arabamı mesela,
on beş yaşımdaki azmimi getir!...
hep alnından öptüğüm kızı,
kuşlar çizdiğim ilk resmimi getir!..
akademik ünvanlar,
kariyer sıfatları kulağıma hiç hoş gelmiyor.
bana çocukluk arkadaşlarımın ağzındaki ismimi getir!..
anahtar olarak kullandığım selamlarımı,
bana senet olarak kullandığım sözlerimi getir!..
kırılan kalbim için bir tamirci,
bana bozulan gözlerimi getir!..
suni dostluklardan hiç haz almıyorum biliyor musun?
bana kadir kıymet bilen insanları getir!..
çiçeksiz neşesiz ayların sonu zor geliyor,
bana 23 Nisan şiirlerindeki nisanları getir!..
şu koltuklarda hiç rahat edemiyorum mesela,
bana köy kilimlerini,
bana Hereke Halıları'nı getir!..
al götür şu mütareke yıllarını,
bana memleketin kurtuluş hallarını getir!..
örfü getir sonra,
bana adeti getir!..
şu kanı,
şu gözyaşını torbana koy da götür,
bana asr-ı saadeti getir!..
sonra Noel Baba,
sonra eskisi gibi hepimizi saran babamın kollarını getir!..
bak otoyollarda çok kaza oluyor mesela,
bana çiçekli bahçemizin yollarını getir!..



Mahmut Turan

30 Aralık 2016 Cuma

ELLEME DURSUN!

elleme dursun anne,
elleme o resim orda dursun!..
gözümün içine baksın hep,
karşımda otursun!..
ben ki,
sigaramın ateşiyle bütün heveslerimi itlaf etmiş adamım...
bir yumrukla yıkılmaz evim,
bir gözyaşıyla akmaz damım...
en fazla ortalık dağılır,
en fazla ben...
zatı nereye kadar gidebilirim ki,
bu saatte,
bu bacaklarla,
bu hızla ben?..



Mahmut Turan

SEN AKLIMA DÜŞÜNCE

sen aklıma düşünce,
meteoroloji hiç yanılmıyor biliyor musun?
gözlerime çiy düşüyor mutlaka,
şehre kar...
bodrum katları su basması,
avcıların çığ altında kalması,
benim bir hıçkırığıma,
benim bir sesime bakar...
yani sen aklıma düşünce;
sokaktaki hayvanları bir endişe gelir alır,
sokaktaki insanları bir düşünce...
hele de bendeki hüzün,
hele de nihavent bir şarkıyla birleşince...
hiç sorma!
aşağı mahalleden sitemlerimin sesi duyulur,
yukarı mahalleden kokusu...
daha neler neler çıkar da altından,
üstünü biraz deşince...
bir noktadan sonra,
kapatıyorum ama sebepsiz açılan parantezi.
kısmet deyip,
bir virgül koyup bırakıyorum orda...
senin moralin bozulur yoksa,
şehrin dokusu...



Mahmut Turan

29 Aralık 2016 Perşembe

BEN ARTIK

ben artık,
hiçbir şeyi çok istemiyorum biliyor musun?..
hiçbir şeyin çok istemekle olmayacağını öğrendiğimden beri,
sakin bir ömür sürüyorum,
dünyanın çetrefilli yollarında...
rüzgârı arkama alıyorum,
gönlümü şoför mahaline...
menzili bilmiyorum ama,
duracağım yerleri çok iyi biliyorum...
refüjlere çarpıyorum bazen,
bazen uçuruma yuvarlanıyorum...
yara bere içinde kalsam da,
tez zamanda toparlanıyorum...
gençliğimden kaybediyorum ama,
acılara bağışıklık kazanıyorum inan ki!..
belli bir süreden sonra insan alışıyor zaten,
yediğin kazıklar batmıyor sanki...
para falan da biriktirmiyorum artık,
ak akçeler de tedavülden kalktı biliyorsun...
dünyayı kurtarma planları da yapmıyorum eskisi gibi,
günü kurtarsam ne ala!..
mükellef sofralar kuruyorum imkânlarım dahilinde,
ucuzluktan giyiniyorum...
yangında ilk kurtarılacak dolabım yok mesela,
nükleer saldırılara karşı hiçbir sığınağım yok...
sigara soluğumu kestiğinden,
uzun soluklu yolculuklara da çıkmıyorum,
kısa mesafeli yerlere gidiyorum şu aralar...
yol beni tutmuyor ama,
taksicilerden ne çekiyorum bilsen!..
hiçbirine bir şey demiyorum ama,
param kadar konuşuyorum...
gurur falan yapmıyorum eskisi gibi.
nefsimi körelttim birkaç darbeyle,
sosyal itibarımı kürtajla aldırdım...
hayallerimi tek tek katladım sonra,
hepsini çatıya kaldırdım...
yeni yıldan hiçbir beklentim yok mesela,
eski yıldan bekledim de ne oldu?..
zaten içimdeki Pollyanna da orospu çıktı,
içimdeki çocuk evden kaçtı...
o ki ayakta duruyorum işte,
iğneydi,
ilaçtı...
bu yolun kötüye gittiğinin farkındayım.
bu gidişle işten de olurum ben,
bu gidişle gözden...
dizlerim de tutmuyor eskisi gibi,
ayaküstü sevemiyorum o yüzden...
varsa ömürlük olsun diyorum,
yoksa böyle iyi!..

anlıyorsun değil mi beni,
anlıyorsun meseleyi?..



Mahmut Turan

28 Aralık 2016 Çarşamba

YAN YANA

biz onunla,
hep yan yanaydık...
ve her şeyi en iyi bilen Allah,
hiç şüphesiz,
Türkçe'yi de çok iyi biliyordu...
sonrasını sen de biliyorsun zaten,
ayrı yazıldık...



Mahmut Turan

MADEM GİDİYORSUN

madem gidiyorsun,
bir şeyler bırak da öyle git!..
çorabından bir tek olur,
saçlarından bir tutam...
özleyince koklayam diyorum,
ağlayınca elimde tutam...
içimdeki çocuk durmaz şimdi,
bırak ki onlarla avutam...



Mahmut Turan

ÜŞÜYORUM

dışarıda yumuşak bir hava olsa da,
içeride sert bir şekilde üşüyorum...
otursam kalkamıyorum,
yürüsem düşüyorum!..
hasta falan da değilim,
bilmem ki niye?..
bir çarşaf getir anne,
yahut bir battaniye!..
bir kusuru kapatır gibi,
at üzerime...
bir ayıbı örter gibi,
ört dizlerime!..
Mahmut Turan


27 Aralık 2016 Salı

SERSERİ GÖNÜL

ah serseri gönül,
ah kalın kafa!..
onca sene peşinden dolandım da,
hep aynı yer,
hep aynı safha...
aşk dedin,
mutluluk dedin...
iyi dedin,
hoş dedin de...
bir yerde rastladın mı,
bu yaşına geldin de?..
yanıp yanıp söndün o kadar,
pervane olup döndün de...
bir yol tutturamadın bak,
bin merdiven çıkıp indin de!..
bir meczupsun işte,
bir günahkar...
kul gözünde,
Allah indinde...



Mahmut Turan

BİR MİLLET DÜŞÜN

bir millet düşün,
bir memleket!..
tarihin sancılı,
coğrafyan kanamalı...
dilin yanık,
kimyan bozuk...
bedenin yıpranmış,
sağlığın kötü...
matematiksel olarak düzelme ihtimalin çok düşük,
psikolojikmen çökmüşsün...
hıh!
onca kırık içinde,
hadi gel de fiziğine dikkat et!..



Mahmut Turan

26 Aralık 2016 Pazartesi

HÂLÂ İKİ KİŞİ MİSİNİZ?

senden sonra,
hiçbir şey değişmedi memlekette...
hükümet hâlâ aynı hükümet,
muhalefet hâlâ aynı yerde...
Ali ata bakıyor,
Işık ılık süt içiyor hâlâ...
petrolü hâlâ dışardan alıyoruz,
Ilgaz hâlâ Anadolu'nun yüce bir dağı...
ben hâlâ aynı kilodayım,
evimiz hâlâ iki artı bir...
kapıyı anahtarla açıyorum yine,
geç saatlere kadar oturuyorum hâlâ...
çayı ufak bardakta içiyorum yine,
sigaraya devam...
senin gittiğin yer nasıl,
hâlâ aynı mı?..
hâlâ gülerken gamzenin altı çiziliyor mu,
hâlâ gözlerinin rengi ela mı?..
hâlâ öyle tatlı konuşuyor musun,
hâlâ güzelliğin başa bela mı?...
ya evlilik nasıl gidiyor,
hâlâ iki kişi misiniz?..



Mahmut Turan

ÇOK ÜŞÜYORUM

şu kar kış kıyamette,
gözüm ne bir bardak çayda,
ne bir parça ette...
şu aralar tek istediğim,
ellerini tutmak elbette!..
sonra ellerinden bir soba yapmak...
sonra sobanın karşısına geçip,
içindeki ateşe tapmak...
bu yaptığım adamı dinden çıkarır,
bu yaptığım adamı şirke sokar biliyorum...
ellerin sıcacık,
mevsim kar kış kıyamet,
ve ben çok üşüyorum.
Tanrım,
Tanrım ne olur beni affet!..

Mahmut Turan

25 Aralık 2016 Pazar

DÜŞÜN!

düşün,
tavlada final oynuyorsun...
rakibin yek kapısında,
senin de dü kapında iki pul var,
ve zar sırası sende...
atıyorsun,
iki bir...

rakip çok kibirli üstelik,
seyirci çok muteber...
hıh!
git bir yerde öl lan,
git bir yerde geber!..



Mahmut Turan

YARALI KALP

bilmiyorum,
inan hiç bilmiyorum!
insanlar mı çetin,
yoksa yollar mı!..
içimde yaralı bir kalp taşıdığımı,
yoksa bilmiyorlar mı?..
insan bir yol verir yahu,
yol bir şerit!..
sessiz çığlıklarımı da mı duymuyorlar,
parmaklarımdaki sarılıkları da mı görmüyorlar?..
acelem ecelde kalsın,
yol vermek orda kalsın...
yahu,
üstüme üstüme sürüyorlar!..



Mahmut Turan

24 Aralık 2016 Cumartesi

BU KAHVEYİ GÖTÜRÜN

kahve ayıktırır şimdi,
bu kahveyi götürün!..
ayık kafayla hiç çekilmem ben,
başka şeyler getirin!..
çakmak gazı olabilir bak!
ispirto mesela,
yahut motorin...
koli koli,
paket paket istiyorum...
depoları boşaltın mümkünse,
stokları bitirin!..
zatı bir hiçim,
zatı vasıfsızım bu sıra...
belki kafam güzel olur,
belki sultan olurum Mısır'a...
piramitleri yıktırabilirim,
Sağır Sultan'ı dudağından öpebilirim...
biraz emrivaki konuşabilirim,
artık bakmayın kusura!..
Mahmut Turan


23 Aralık 2016 Cuma

BENZETMEK GİBİ OLSUN

hani,
çocuklar çaldığı şekeri,
annesine yakalanınca hemen ağzına atar ya,
yanağındaki şişten habersiz...
ben o çocuğum işte,
sen ağzıma attığım şeker...
seni sevmek yanağımdaki şiş diyelim,
çevremdeki herkes de annem...
ya ben o şekeri yutup boğulacağım,
ya da anneme yutturacağım...
işin kötü tarafı,
annem çok uyanık bir kadın!..

Mahmut Turan

SENİ SEVMEYEYİM DE N'EDEYİM?

sen düşlerimde fide,
büyüyorsun gitgide!..
can suyun dualarım,
yüreğimdir belki de!..
sokulup iliş bana,
serpilip geliş bana!..
seni severim artık,
iyisi mi alış buna!..
surat asıp buruşturma,
divan kurup soruşturma!..
bırak eski adetleri,
beni çöl çöl dolaştırma!..
ekmek değilsin seni böleyim,
mendil değilsin terimi sileyim!..
seni sevmeyeyim de n'edeyim?
kardeş değilsin bacı bileyim!..
Mahmut Turan


SEN BİR KERE BEN HER KERE

gözlerin kara kazan,
mana kaynar içinde...
ellerin kader yazan,
kına oynar içinde...
.................................
aramızdaki buzlar çözülsün,
içine sevgi süzülsün...
cümle kelamlar dağılsın,
diline hece dizilsin...
sen bir kere söyle,
ben her kere bileyim!..
..................................
gülüşün servettir bana,
neşem seninle kıvamında...
her yolun başında,
her adresin devamında...
sen bir kere söyle,
ben her kere geleyim!..
....................................
arzun varsa bileyim.
sana yüreğim böleyim.
sen sultansın ben köleyim.
sen bir kere söyle,
ben her kere öleyim!..



Mahmut Turan

22 Aralık 2016 Perşembe

BİZ 98'LİLER


biz umutları kuşanarak yol aldık,
iflah olmaz hayallere...
sırtımızda çantamız vardı,
içinde vefaya sarılmış dostluk...
ve duası üstümüzde annemizin,
uğurlandık bu şehre,
ardımızı ıslatan sularla...
...........................................
başında 98 vardı,
sonu çift numaramızda...
derslerini pek olmasa da,
okulu sevmiştik laf aramızda...
.............................................
yüksek dostluklar yeşerttik,
penceresi alçak sınıfımızda...
hoşgörü nöbet tuttu,
nefret giremedi kapımızda...
ayrımla hiç tanışmadık,
birer Mevlana'ydık kendi çapımızda...
..............................................
sınav zamanları,
kimimiz sabaha dek ineklerdi...
kimimiz de,
kopya çekmek için doksan dakika beklerdi...
yüksek kopya dalının,
yapmıştık biz doktorasını...
uyanıktık biz,
hoca geçmesin diye,
hiç boş bırakmazdık,
duvarla sıra arasını...
...............................................
yalnızca,
yoklamalara imza atmadık,
birçok ilke de imza attık bu okulda...
ilk ayrılık,
ilk sigara...
ve en önemlisi de,
ilk aşk...
...........................................
aşkı sormayın hele,
belki anlatır kantinler gelse dile!..
herbirimizin BENİMKİ dediği,
ama hiç olmadığı bir sevdiği vardı...
ya elimizden kaçırmıştık,
utanıp söyleyememekten.
ya da,
bir sevdiği vardı sevdiğimizin.
bir türlü ulaşamazdık işte,
hayal kadar yakın,
bir kadar uzaklara...
.............................................
çekilsene oğlum,
iyi göremiyorum diye,
az dürtmedik birbirimize...
cesaretlenmek için,
az gazını yemedik arkadaşların...
herkes duyardı,
sevdiğimiz duymazdı onu sevdiğimizi...
hep hüsrandı sonuç,
hep acı...
kimi abi kaldı sonra,
kimi bacı...
ve hüzünle işlenirken aşkımız,
az duş almadı yanaklarımız,
gözümüzden akan sularla...
.............................................
yine de,
gülmeyi başarırdık ama,
yarını olan bugün sevinciyle...
her espiride saf tutardık...
dokuz taş oynadığımız sınıfın,
arka sıralarında yatardık...
100 Kasa Hesabı'nı,
biz rüyada tutardık...
..................................
piyasa araştırması yapardık,
kriz vurmamış Çardak'ta...
sırf kızlara bakalım diye,
gittiğimiz rock konserlerinde,
kafa sallardık ha bire.
sırf millet kıro demesin diye...
........................................
öyle ya da böyle,
tam dört yıl oldu,
öğrencilik geçti bizden...
anılarımız yol oldu,
ayrılık geçti üzerimizden...
.......................
ah bir yolu olsa da,
zamanı geri döndürsek!..
özlemleri bir zarfa koyup,
ta Fizan'a göndersek!..
.......................................
ama olsun dostlarım!
eksilerle üşümesin moralimiz,
teselliyi dilimize dolayıp buluşuruz!..
sararıp solmasın benzimiz,
gökkuşağını belimize bağlayıp buluşuruz!..
unutmayı unutalım,
unutmak tükenmektir,
birbirimizi unutmayalım!..



Mahmut Turan

21 Aralık 2016 Çarşamba

MENDİL SATAN ÇOCUK

yine böyle;
mevsim kıştı,
ay zemheri...
kalın bir kar örtüsü,
örtmüştü her yeri...
mendil alır mısın abi dedi bir çocuk.
titrek bir sesi vardı,
donuk donuk bakıyordu...
gözlerinin yaşı,
ayakkabısının burnu akıyordu...
bozuğum yok deyip geçtim yanından.
hiç bozuğum yoktu yalan değil...
oysa onun;
uykusu bozuktu,
karnı bozuktu,
rengi bozuktu...
belki memleketin çocuğuydu,
belki Suriyeliydi...
kimliğinde ne yazıyordu bilmiyorum ama,
yoksul olduğu belliydi...
abi demişti ya,
kaç beden küçüldüm o an,
ah bilsen!..
temiz elbiselerimden,
kirli sakallarımdan utandım...
insanlık referans oldu sonra,
rahat bir vicdana azap olarak atandım...
şimdi görevimin başındayım.
iyilik yapmak için,
bozuk bahaneler aramıyorum artık...



Mahmut Turan

SİGARA GİBİ

ne bileyim işte,
sigara gibi bir şeydi...
ben ağzımı sürmedim,
o üstüme sindi...

Mahmut Turan

SABRET YAVRUCUĞUM

sabret yavrucuğum!
kış yola çıkmış,
ha geldi,
ha gelecek...
hele bir kış gelsin,
hele uyusun şu yılanlar,
umudu uyandıracağız.
para birimini terle değiştirip,
kalpazanları kandıracağız.
ne kadar ter,
o kadar yeter...
emeğini yiyecek herkes.
ne kadar emek,
o kadar yemek...
raf ömrünü uzatacağız insanlığın,
insanlık bozulmayacak.
kepenkler,çelik kasalar,demir kapılar...
hurdacıya iş düşecek yine.
komşunun kapısı,
komşuya açık olacak.
çilingirler işsiz kalacak ama,
yeni iş ayarlarız.
kendine yetecek herkes,
kimsenin  gözü 
kimsede kalmayacak.
yani yavrucuğum,
herkes önünden yiyecek...
sabret yavrucuğum!
hele bir kış gelsin,
hele gözünü uyku bürüsün şu yılanların,
metrelerini gasp edeceğiz boynu kalınların...
boyunun ölçüsünü almayacaklar,
boynu kıldan inceler.
düşünsene,
herkes aynı boyda.
yan yana,iç içe...
düğünde,dernekte,toyda...
çocuklara gelince yavrucuğum, 
kolunuza saat çizmeyeceksiniz artık, 
herkesin gerçek saati olacak...
ilaçsız da kalmayacaksınız, 
her çocuk sıhhati bulacak... 
renk renk toplarınız olacak sonra,
cam kırmak yok ama!..


sabret yavrucuğum!
biraz üşüyeceğiz,
biraz uzayacak geceler...
ama olsun,
ülkeme bahar geldiğinde,
fifti fifti,
güneşi bölüşürüz...

güneşte kayısı kuruturuz sonra,
gölgede gülüşürüz...


20 Aralık 2016 Salı

ŞİİRLİK YAPMA!

şiirlik yapma, hiç yazasım yok!..

Mahmut Turan

ÖTEKİYİM BEN

boşuna uğraşmayın,
ben ıslah olmam!..
modern dünyanın,
çarpık bir kentiyim ben...
ülkemin kamburu,
belanın ta kendiyim ben...
birinci sınıf vatandaş değilim,
protokolde yerim yok...
çok çok aşağılardayım,
ne birim,
ne ikiyim ben...
asıl değilim diyorum,
bildiğin ötekiyim ben...
standart dışıyım,
gümrükten geçmem...
bir çıbanın başıyım,
kolay kolay iyileşmem...
kurutulması gereken bir bataklığım,
iz bırakan bir çamur...
üste sıçrarım,
adama bulaşırım...
dikiş tutmaz yarayım,
kana karışmış irin...
hassas bir meseleyim,
derin mi derin...
paraya çevrilmem ben,
ihale bitirmem...
zarar ziyanım ben,
rant getirmem...
kentsel dönüşüm kapsamına girmem,
göçebe bir hayatım...
bir silahım var hepsi hepsi,
bir atım...
öyle gelişmiş falan değil,
bir atım...
saray bilmem ben,
dam bilmem...
aranıza almayın beni,
yol bilmem,
yordam bilmem...
bir günah keçisiyim ben.
yükleyin günahlarınızı,
bir uçurumdan atın...
yavrum yetişir zaten,
yeni günahlar katın!..
beni boş koyun siz,
alın doluyu götürün...
yiyin,
için,
bitirin...
iyice bir doyun...
bana hiç bırakmayın,
dibini iyice sıyırın...
açım ama,
tokum ben...
alın alın buyurun!..
zaten,
kayıtlarda yokum ben...
benden bir cacık olmaz,
hiçbir şeyim ben...
ne katık olur,
ne zahire...
ne Tahir olur,
ne Zühre...
adamdan sayılmam ben,
beni koymayın bir yere...
ne evvele yakışırım,
ne ahire!..

18 Aralık 2016 Pazar

ÇOCUKLAR UYUDU

o kadar özledik,
o kadar bekledik,
gelmedi işte...
haydi gönlüm,
hesabı iste!..
çocuklar uyudu,
biz kalkıyoruz...



Mahmut Turan

17 Aralık 2016 Cumartesi

BEN KÜÇÜKKEN

ben küçükken,
ayakkabılarımı hep ters giyerdim biliyor musun?
ayaklarımı yan yana getirince fark eder,
düzeltirdim sonra...
ah diyorum,
ah bir yan yana gelsek senle!
ne çok yanlışı fark eder,
ne çok yanlışı düzeltirdik...
oysa;
şimdi her akşam,
aynayı alıp karşıma,
öyle alelacele,
öyle bir başıma...
hüzünlü bir merasime hazırlanıyorum...

koca adam oldum,
artık ayakkabılarımı ters giymiyorum ama,
boynumu düzeltirken epey zorlanıyorum...



Mahmut Turan

BİR GÜN DE ÖLÜNMESİN!

bir gün de ölünmesin yahu,
memleketin bir yerinde!..
dün İstanbul'daydı,
bak bugün Kayseri'de!..
belki yarın burda olacak,
belki de az ileride...
bilmiyorum,
inanın hiç bilmiyorum...
bir haftalık hava tahminlerine baksam mı ki?
yeni yıl planları yapsam mı ki?
evdeki çiçek tohumlarını saklasam mı ki?..
üç ay sonrası için indirimli uçak biletleri,
hiç mi hiç dikkatimi çekmiyor artık...
ne kadar da alaycı duruyorlar,
ne kadar da sırıtık!..



Mahmut Turan

16 Aralık 2016 Cuma

SANA BÜSSÜRÜ DUA ETTİM

senin için büssürü dua ettim,
hazır bugün cumaydı...
ben karıştırırım diye,
Tanrı kendisi saydı...
otuz üçlük tespihimle,
üç tur atmışım...
iki defa da,
parmak hesabı yapmışım...
gelsin gibi dualar işte,
keşke burda olsaydı!..
Tanrı mutlaka dönecektir sana,
dönünce beni arasana!..




Mahmut Turan


15 Aralık 2016 Perşembe

SÖZÜMÜN ARKASINDAYIM

elimde küçük bir resmin var,
gözümde büyütüp büyütüp bakıyorum...
sivilcelerinle oynuyorum yine,
ellerimi kan içinde bırakıyorum...
boynundaki beni,
yüzündeki çilleri falan öpüyorum...
bir avuç çiçek tohumu alıyorum ordan,
gamzene rastgele serpiyorum...
yanağından bir makas alıyorum sonra,
kirli sakallarımın uçlarını buduyorum...
ardından Tanrıya dönüp;
beni düşüren bu,
beni kaldıracak olan yine bu diyorum...
Tanrıda çıt yok,
benim içerim olay yeri...
ama yine de,
olur da bir gün dönersen geri;
yani olmaz da,
yani olursa diyorum...
yerimi biliyorsun.
kapımın önünde,
sözümün arkasındayım...



Mahmut Turan

14 Aralık 2016 Çarşamba

YILIN İLK KARI

sen gidince,
hüznüm şu kadardı...
bir karış anca vardı,
katlasan cebine sığardı...
şimdi görsen,
tam iki mislim olmuş...
ayaklarımı kendine bağlamış,
ellerimi teslim almış...
duyduğum hüzün üzere,
bütün hayallerimden istifa ettim ben de...
mutluluk sende kaldı işte,
acı bende...
ileriye yönelik hiçbir yatırım yapmıyorum artık.
günübirlik hedefler belirliyorum kendime,
günaşırı umutlar en fazla...
birini sevmek gibi bir düşüncem de yok,
ileriki planlarım arasında...
yarına yetişsem iyi!
bu dizlerle,
bu hızla...
hüznün yan etkisi midir nedir,
aklımı da yeterince kullanamıyorum şimdi?
potlar kırıyorum,
çamlar deviriyorum...
cümleleri tek tek düşürüyorum,
Türkçe'yi savaş alanına çeviriyorum...
sigarayı da çoğalttım hem,
kendime ve çevreme ciddi zararlar veriyorum...
biliyor musun?
saçlarımı da dikeltmiyorum artık,
başımı öne eğmeye başladığımdan beri...
bir kalenderliktir gidiyor.
bir lokma bir hırka,
tam bir hüzün peygamberi...
keyif envanterimde birkaç kalem azalma var son olarak,
kemerime iki delik fazla açtım bir de...
mevsim kış,
yılın ilk karı yerde...
ya sen nasılsın,
orda da bugün çarşamba mı?..

13 Aralık 2016 Salı

GİDECEĞİM BURALARDAN

Sıkıldım artık,
Buralar beni baydı!..
Hep aynı yerde düşüyorum,
Hep aynı şekilde ağlıyorum…
Gündü,
Haftaydı,
Aydı…
Cennet sizin olsun,
Cehennem olup gideceğim buralardan…
Herkesten ama,
Herkesten sıkıldım...
Çocuktu,
Bayandı,
Baydı...
Ana arterlerden geçmeyeceğim giderken,
Öyle aralardan…
Kimseyle helalleşmeden,
Kimseye görünmeden…
Bulutlar karaları bağlamadan,
Şehir beyaza bürünmeden…
Menzili ben de bilmiyorum,
Bildiğim uzak…
Ne üstüme para alacağım,
Ne yanıma erzak…
Kimliğimi bile almadan gideceğim,
Soranlara şiir defterimi göstereceğim…
Bir parke hepsi hepsi,
Bir kazak…
Gideceğim dedim,
Çiçekleri başkası sulasın,
Kuşlara başkası yem atsın!..
Gideceğim dedim,
Biri günahlarımı çıkarsın tez,
Biri sevaplarımı cem etsin!..
Arkamdan el etmeyin giderken,
Dönüp bakmam dünya yansın isterse!..
Hiçbir seslenme eyleminde de bulunmayın,
Kulak vermem hiçbir sese!..
Şehri kara teslim edip gideceğim,
Hayallerimi polise…
Gemileri yaktım artık,
Ciddiyim gayet...
Bu kış günü,
Bu soğukta evet!..


Mahmut Turan

11 Aralık 2016 Pazar

NE ÇOK ACI VAR

ne vakit,
mevsim kurak geçse,
gözlerimi dikip gökyüzüne,
yağmur yüklü bulutlar yamarım,
memleketim üzerine...
ki karanfiller yetişsin,
ki kırmızı kırmızı...
ki gördüm,
ne çok acı var...
ki gördüm,
bu toprakların,
en çok karanfile ihtiyacı var...



Mahmut Turan

10 Aralık 2016 Cumartesi

ELLERİNİ TUTARSAM

ellerini tutarsam eğer,
sigarayı bırakmayı düşünüyorum...
sarılırsam yazmayı bırakırım,
öpersem işi...
açlıktan ölmeyiz korkma,
buluruz bir şey!..
hem,
hem bu kalbimiz ne güne duruyor?
bana öyle geliyor ki,
biz ömür boyu kalbimizin ekmeğini yeriz...
dalını sardığımız ağaca çıkarız olmadı,
kanadını sağalttığımız kuşa gideriz...
hele toprak ana,
o bizi asla geri çevirmez,
söyleyeyim sana...
hele canım annem,
hele ona koşa koşa gideriz!..


Mahmut Turan