31 Ocak 2017 Salı

PLASTİK KALPLİM

sevgilim,
plastik kalplim,
oyun hamurum!..
her şeyi üst üste koydum yine,
umarım üstüme devrilmezler...
uyanır uyanmaz tüpün üstüne çay koydum,
sofranın üstüne zeytin...
kahvaltının üstüne sigara yaktım hemen,
halının üstüne kahve döktüm yine...
lekenin üstüne limon sıktım,
limonun üstüne tuz ektim...
masanın üstüne bir not bıraktım,
memleket üstüne kafa yordum...
kötü huylarımı bırakmak için,
annemin üstüne yemin ettim yine...
zaten bir gün kadının başını yakacağım,
ama ne zaman...
mavi gömleğimin üstüne siyah kravatımı taktım,
başımın üstüne emir aldım mesela...
kendim üstüne bir ağıt yaktım,
senin üstüne ucu açık bir şiir yazdım...
ucu açık dedim.
dikkat et,
uçlarına dokunma sakın!..
bir ucunda alçak bir özlem var,
öbüründe yüksek bir gerilim...



Mahmut Turan

30 Ocak 2017 Pazartesi

HÜZNÜM BENİM!

sen görmeyeli,
kocaman oldu hüznüm...
bir yaramaz,
bir yaramaz ki sorma!..
evde ne musluk bıraktı,
ne vana...
sandalyeye oturunca ayakları yere değiyor artık,
kanepeye çıkınca elleri tavana...
ikimiz aynı evde kalıyoruz,

sen gittiğinden bu yana...
bir ben,
bir hüznüm...
günüm hep onla geçiyor inan!..
hafta sonlarım,
yıllık iznim...
beni biraz yoruyor ama,
o kadar da olsun!..
zatı ondan başka,
ne'm var ki benim!..
bir an görmesen hatırım kalır,
bir gün görmesen aklım...
hüznüm benim,
tavşan dişlim!..
hüznüm benim,
kepçe kulaklım!..



Mahmut Turan

SENİ NE ZAMAN DÜŞÜNMEYE KALKSAM

ben ne zaman seni düşünmeye kalksam,
otur lan diyor yüreğim,
otur yerine!..
bir bidon benzin dökülüyor başımdan aşağı,
bir sigara üzerine...
sonrası suni bir afete dönüyor,
sonrası yangın yerine...
keyfimi kaçışırken görüyorum o an,
benzimi solarken...
sinirlerimi boşalırken,
gözlerimi dolarken...
biraz ah ettim,
biraz sitem ettim derken...
sıra vedaya geliyor,
konu ikrara...
sıra sıkıcı,
konu ağır...
ön dişlerimi sıkarken kırıyorum,
belimi konuya eğilirken...



Mahmut Turan

29 Ocak 2017 Pazar

GİTMEK

"GİTMEK" sözcüğünün ne olduğunu,
sen gidince öğrendim bilfiil...
Türkçe'den uzak,
düşman başına bir fiil...
ağrıma gidince tekrar ettim her gün,
bekleyince pekiştirdim...
cümle içinde kullandım,
taş düşürdü bütün öğeler...
hecelere ayırdım,
zıkkımın kökünü söktü içimdeki talebeler...
sonrasını,
sen de biliyorsun belki de...
"GİTMEK" gideni büyütüyor gözlerde,
kalanı küçültüyor git gide...



Mahmut Turan

SEN AKLIMA İNERSİN

gökte ay yükselir,
şamdanda mum alçalır...
saat geçmez,
dakka şaşmaz...
tek sıra halinde,
kapı altından sızar anılar...
ardından korkular,
ardından endişeler...
yutkunurum uzun süre,
susarım bir şeyler...
sigara kar etmez,
çay fayda...
aklım başıma gelir,
içerdeyiz der bu ay da...
biraz teselli,
biraz dua...
bir adım öne çıkar umudum,
üç adımda aşka gelirim...
işte tam o anlar,
sen aklıma inersin,
hurdaya çıkar bütün kadınlar...



Mahmut Turan

28 Ocak 2017 Cumartesi

ALLAH'IN OĞLU OLSAN

bu ne gamdır gönül,
bu ne keder?..
çıkarsan köy etmez,
toplasan dünya eder...
karnın mı aç,
yerin mi dar?..
ne zamana dek sürer,
nereye kadar?..
kar yağsa penceredesin,
yağmur gelse kapıdasın...
hiç güvenme gençliğine,
çok kırılgan bir yapıdasın!..
lüzum görür bakarsın,
acı duyar koşarsın...
Allah'ın oğlu olsan,
böyle kaç yıl yaşarsın?..


Mahmut Turan

UMARIM!

dere kenarındaki bir sazlıkta,
kendiliğinden yeşermiş bir kamışım ben...
kök salmışım,
yer tutmuşum...
gün almışım,
boy vermişim...
yerimi hiç terk etmemişim,
dağlıya rüzgarı haber vermişim...
Berivan'ın peynirini sarmışım,
kuzuların çitini çevirmişim...
çiçek tozları yutmuşum,
arıların terini çekmişim...
kıyamamışım dereyi kirletmeye,
hep yağmurda yıkanmışım ben...
soğuk yemişim,
kar suyu içmişim...
kırlangıç doyurmuşum,
yusufçuk saklamışım ben...
biraz inceyim,
biraz kırılgan...
içi boş görünsem de,
içi doluyum aslında...
heyelanda toprağı tutmuşum,
sele karşı durmuşum gücüm oranında...
dedim ya;
dere kenarındaki bir sazlıkta,
kendiliğinden yeşermiş bir kamışım ben...
dere kenarında yeşermişim ama,
kendimi hep bir neyzenin dudaklarında hayal etmişim...
umarım öyle olur,
umarım bir çobana ateş olmam!...



Mahmut Turan

SABAHA KARŞIYIM

vakit hızla ilerler,
ben peşinden sürüklenirim...
gök gürler korkarım,
ışık görür yüreklenirim...
yatağımı kıbleye vermiş yine annem,
bir köşede kıvranırım...
sabaha karşıyım,
yanındaymışım gibi davranırım...
pencerenin pervazları buz tutar halimi görünce,
saçaklar sarkıt...
idare lambası simsiyah olur,
küllüğüm gri...
başımda bin dert,
aklımda sadece biri...
yatağımda duble yollar açılmış,
yürü yüreğim yürü!..
son bir sigaram kalmış,
sabaha daha var...
haydi hocam,
oku artık şu ezanı,
bitir bu geceyi!..



Mahmut Turan

27 Ocak 2017 Cuma

SEN UYU SEVGİLİM!

gün aydı,
şehir kar altında...
ben yine erkenciyim,
sen yorgan altında...
ihtimal ki,
uyanmadın hala...
ihtimal ki senin için çok erken,
on bire çeyrek kala...
sağ yanın üstüne yatıyorsundur sen şimdi,
sol yanağından öpüyorum!..
kar devam ediyor,
vakit kuşluk...
midemde bir tuhaflık var,
üzerimde bir uyuşukluk...
birazdan sofrayı kurarım,
birazdan çayı demlerim,
zar zor da olsa...
birazdan karları kürerim,
birazdan kuşları yemlerim,
işimin adı bu ne de olsa...
sen uyu sevgilim,
sana iyi uykular dilerim!..
sen uyu sevgilim,
ben sıkıldığım zaman söylerim!..



Mahmut Turan

26 Ocak 2017 Perşembe

KIRMIZI KARINCALAR

küçük yaşta başladım ben siyasete.
daha,
cümlelerim yeni yeni bürünmüştü kemiğe ete.
''en çok anneni mi seviyorsun,
babanı mı? " dediler.
''annemi seviyorum''sloganı,
ilk siyasal eylemimdir...
babam da,
kral adamdı oysa...
biraz daha büyüdüm,
biraz daha palazlandım,
kendime arkadaşlar edindim...
kırmızı karıncalar ile,
siyah karıncaları dövüştürdüm.
kırmızılar gâvurdu,
siyahlar müslüman...
ben siyahları tutuyordum...
siyahlara buğday tanesi veriyordum,
kırmızılara taş atıyordum...
biraz daha büyüdüm,
okula giderken,
en sevdiğim öğretmeni sordular,
tarihçiyi söyledim.
oysa bana,
şiiri sevdiren edebiyatçımızdı...
biraz daha büyüdüm,
takım tutmaya başladım.
hiç tanımadığım adamların,
hiç tanımadığım anasına küfrettim...
gitgide büyüyordum,
parti tutmaya başladım bu kez...
kendinden olanı sev,
olmayanı ez!..
Hasan bizim adamımızdı.
oysa,
Hüseyin de haklıydı kendince...
farklı olsa da,
renkçe,dilce,dince...
biraz daha büyüdüm sonra,
koca adam oldum.
baktım,
büyüdükçe bölünüyorum,
koyulaştıkça siliniyorum...
siyaseti bıraktım,
şiir yazmaya başladım...
beni kim okusa,
beni kendinden biliyor...
ben artık herkesim,
hedef kitlem her kesim...

Mahmut Turan

25 Ocak 2017 Çarşamba

SİZ GİDİN!

akmak nedir bilmeyiz,
biz en fazla damlarız...
yoksulluktan sabıkamız var,
meteliğe kurşun sıkmış adamlarız...
bize bakmayın,
keyfinize bakın siz!..
biz daha ter atacağız,
biz daha yevmiye defterini tutacağız...
biz daha çiçekleri alacağız,
biz daha kuşları evlerine bırakacağız...
siz gidin!
biz daha kan kusacağız,
biz daha kızılcık yutacağız...
biz daha geceyi sallayacağız,
biz daha bekçileri uyutacağız...



Mahmut Turan

BİR GÜN

bir gün,
evet bir gün...
bize otobüslerinde,
bize sofralarında,
bize yüreklerinde yer vermeyenler,
bize kitaplıklarında özel bir yer ayıracaklar...
ve biz o gün susacağız,
onlar pişmanlık duyup bağıracaklar...
bağırıp,
çağırsınlar hele!..
kim duya,
kim gele!..



Mahmut Turan

24 Ocak 2017 Salı

ŞARKILAR DİYORUM

bu ülkede,
ilerlemenin önündeki en büyük engel nedir diye sorsalar,
kesinlikle şarkılar derim...
derim,
ve sözümün arkasından da giderim...
insanları alıp,
eskilere götürüyorlar zira...
belki on yıl geriye,
belki yirmi...
böyle olunca,
ülke hiç ilerler mi?..
bazı şarkılar diyorum,
ayrılanların erişemeyeceği yerlerde saklanmalı!..
bazı şarkılar da,
umuma açık yerlerde derhal yasaklanmalı!..
sanki İSRAFİL seslendiriyor,
sanki SUR'un sesi...
neymiş efendim,
yok HATIRAN YETER,
yok VEDA BUSESİ!..



Mahmut Turan

23 Ocak 2017 Pazartesi

KALBİM OLMASAYDI İYİYDİ

nice uzun uğraşlar verdim,
karşılığında derin yaralar aldım...
bir derinlik ki;
dışardan baksan başın döner,
içine girsen boğulursun...
öyle yaralar ki;
değsen kırılır,
düşsen dağılırsın...
bir benle,
bir başına olacak şeyler değil bunlar...
hem aklım,
hem kalbim...
ikisi de işin içinde...
kalbim diyorum,
olmasaydı iyiydi!..



Mahmut Turan

ÖPÜŞMEK DURURKEN

bir mengenedir iki kalp arası.
bükme kolunu hep sağa çevirsen sıkılırsın arada,
hep sola çevirsen bir boşluğa düşersin...
acıtacak kadar değil,
tutacak kadar sıkmak...
asıl mesele,
işte tam burası!..
yoksa,
üstünden zaman geçer...
kaburga kemiklerin kırılır,
saatindeki zemberek...
günlerin topluca zehirlenir,
yılların tek tek...
sonra elini hangi çareye atsan,
farklı bir dert,
farklı bir ölüm türü...
farklı bir ısırgan,
farklı bir engerek...
halbuki öpüşmek dururken,
ölüşmeye ne gerek?..



Mahmut Turan

22 Ocak 2017 Pazar

OLGUNLAŞMAK

on yıl önce,
para vererek yaptığım şeyleri,
bugün üstüne para verseler,
kesinlikle yapmayacağımı düşününce...
anlıyorum ki,
olgunlaşmışım ben epeyce...

Mahmut Turan

21 Ocak 2017 Cumartesi

BENİ ÇİÇEKLE DEĞİL ANLAYIŞLA KARŞILA!

bu gidişle,
sen gelmeyeceksin sevgili...
bu gidişle,
iş başa düşecek belli...
bir ömür eli kolu bağlı oturamam,
bir ömür kara kara düşünemem böyle!..
haklıysam konuşmama devam edeyim,
haksızsam sen söyle!..
belki bir kahve altı,
belki bir akşamüstü gelirim...
geleceğim muhakkak da,
göreceğim şaibeli...
olsun ama,
denemekte fayda var,
denememekte ziyan...
filikaları batırdım,
gemileri yaktım inan!..
sararan benzimi kırmızıya çalar,
saçımdaki beyazları kapatır gelirim...
yerdeki karlar kalksın,
gökteki cemreler düşsün hele!..
bu arada uzun uzadıya düşünür,
kestirme bir yol bulup gelirim...
eli boş gelmem öyle.
yol kenarlarında çiğdemler toplarım,
yol üstündeki çiçekçilerden karanfiller alırım sana...
biraz fevri olabilirim,
biraz hoyrat...
alttan al,
sitemlerime ver!..
belki bahçendeki çimlere basarım gelirken,
belki kapındaki kuşları ürkütürüm...
zile uzun uzun basarım belki,
belki komşunu rahatsız ederim,
belki anneni korkuturum...
beni güler yüzle,
beni çiçeklerle karşılamanı beklemiyorum zaten...
beni sabırla dinle,
beni anlayışla karşıla olur mu?..
ben biraz kırılganım,
ben biraz alınganım bu aralar...
bir sözün incitir beni,
ikincisi yaralar...



Mahmut Turan

UYKUMU ALMAMIŞIM

kimliğim yanımda,
sigaram yanımda...
tüh,
uykumu almamışım iyi mi!..

Mahmut Turan

20 Ocak 2017 Cuma

SANA NE?

ahraz,
tedirgin,
münzevi gönlüm!..
baskına uğradık,
bozguna uğradık,
hayal kırıklığına uğradık...
nakliye ücretini veremedim,
ayaklarım beni taşımıyor artık...
gel,
şu saatten sonra dönelim istersen!..
kutuyu açtırmayalım,
kötüyü söyletmeyelim!..
hem,
daha kötü günler bizi bekliyormuş,
fazla bekletmeyelim!..
bırak kümesi başkası kapatsın,
bırak kuşları başkası saysın!..
bir evin damı akıyormuş,
bir evin ışığı yanmıyormuş...
bir kızın peçeteleri elinde şişmiş,
bir işçi yevmiyeyi doğrultamamış...
bir yara kangren olmuş,
bir ekmek karnesinde kırık varmış...
yok etraf barut kokuyormuş da,
yok dünyayı biraz havalandırmak gerekiyormuş da...
her bir mazeret ağlamak için,
hep bir bahane!..
sana ne yahu,
sana ne!..
sen önce,
bir YAR'a bandı vur,
YAR'alı dizlerime!..
Mahmut Turan


19 Ocak 2017 Perşembe

YÜZ DOLAR

köstekli saatimi,
kehribar tesbihimi,
zippo çakmağımı paraya çevirsem,
ne tutar bilmem de...
gözlerimi sana çevirsem,
her biri en az yüz dolar!..



Mahmut Turan

18 Ocak 2017 Çarşamba

ARTIK SAĞIM SOLUM SOBE DEĞİL

artık,
sağım solum sobe değil...
sağım hüzün,
solum düşünce...
demek,
dünya da büyüyormuş,
insan büyüyünce...
bire on veren buğday tarlası mı desem kendime,
yediveren güller mi?..
biri bin oluyor dertlerimin.
büyüyünce deyip devamını getirdiğim,
o günler,
sahiden bu günler mi?..
yüzümdeki kırışıklığı hangi son ütücü giderebilir,
saçlarımdaki aklar dip boyasıyla gider mi?..
göz kapaklarım indi,
hiçbir ışık akmıyor...
dizlerim de tutmuyor şimdi,
öksürük tutsa bırakmıyor...
hala dilim dönüyor olabilir,
hala ellerim tutuyor olabilir...
neden murad otobüsüne el edemiyorum,
neden hayata bir yerinden tutunamıyorum...
neden on yıl sonrasını düşünmüyorum mesela,
neden daha geniş bir eve taşınmıyorum...
umudu bekleme odasına kapattım nicedir,
ha var ha yok gibi...
keyfim çocuk yaşta kaçtı zaten,
endişe bok gibi...
içimdeki kurtlar beynimi kemirmiş benim,
deliksiz uyuyamıyorum öyle ki...
ben hep burdaydım,
neşem nerde?..
çiçekle muhabbetim,
kuşla söyleşim nerde?..
neden donmamış betonlara tarih atmıyorum eskisi gibi,
neden mandalina kabuklarına şekil vermiyorum peki?..
ben böyle ciddi durmazdım,
ben muzur bir çocuktum oysaki...



Mahmut Turan

BEN ÖLÜRSEM

ben ölürsem,
tek sebebim sensin,
bu böyle bilinsin!..
ne tüberküloz öldürebilir beni,
ne difteri...
bir ipucu bulmak için,
üstümü falan aramasınlar boşuna!..
bir cebimde elektrik faturası çıkar,
öbüründe yevmiye defteri...
ben ölürsem,
tek sebebim sensin,
bu böyle bilinsin!..
ne otopsi raporu istensin,
ne olay yeri incelensin!..
otopsi raporunda içime attıklarıma rastlanır bir tek,
olay yerinde çok sayıda sigara izmaritine...
ben ölürsem,
tek sebebim sensin,
bu böyle bilinsin!...
ne üstüme karanfiller atılsın,
ne ortalık velveleye verilsin!..
yönüm sana döndürülsün yavaşça,
bütün gözler sana çevrilsin!..
ben ölürsem,
tek sebebim sensin,
bu böyle bilinsin!..
ne üzerim örtülsün,
ne suçu başkası üstlensin!..
ben ölürsem,
tek sebebim sensin diyorum,
bu böyle bilinsin!..
ne anneme başsağlığına gelinsin,
ne düşmanlarımın üstüne gidilsin!..
ismim bir mezarlığa verilebilir mesela,
kazandığım ilk para askıda ekmek için bir fırına yatırılabilir,
son şiirim temize çekilebilir!..

Mahmut Turan

17 Ocak 2017 Salı

BENCE TARİHÇİLER

bence,
tarihçiler yalnız insanlar arasından seçilmelidir...
zira,
onlar zamanın nasıl geçtiğini çok iyi biliyorlar...
misal ben.
dün sokakta hangi kuşlar ekmeğe üşüştü,
bugün okulda hangi çocuklar dövüştü,
bu hafta Fuzuli'den kaç gelin arabası geçti biliyorum...
AYRI'ca,
bugün onu görmeyeli iki bin altı yüz on üç gün oldu,
onu öpmeyeli iki bin altı yüz yirmi...
sorarım size;
bunu mektepliler,
bunu yalnız kalmayanlar,
bunu canı sıkılmayanlar bilir mi?..


Mahmut Turan

ÖZLEMEK

şimdi dilbilimcilere sorsan,
ÖZLEMEK soyut bir kelime derler...
neymiş efendim;
elle tutulmazmış da,
gözle görülmezmiş de falan filan...
ya şu ellerimdeki sarılık ne,
ya şu gözlerimdeki morluk ne ulan!..
feryat figan etmelerim,
yutkunarak konuşmalarım,
dalıp dalıp gitmelerim?..
derin düşüncelerim sonra,
sığ benzetmelerim?..
bence dilbilimciler bir şey bilmiyor,
bence ÖZLEMEK somut bir kelimedir...
onlara kalsa insan çayla sarhoş olmaz mesela,
onlara kalsa bir gün yirmi dört saattir...
onlara kalsa bugün salı,
onlara kalsa saçmalıyorum yine,
pek de umursamamalı!..
hıh,
bir de dilbilimcilermiş!..
dil tarihten ayrılır mı hiç,
siz önce gidin tarih öğrenin biraz!..
kim sevdiğini özlediği için,
kim zindanda gün gün gerilemiş...
kim bu özlemini gidermek için,
kim çölde sürünerek ilerlemiş...
yukarıda söyledim,
aşağıda yine söylüyorum bakın!..
ÖZLEMEK,
somut bir kelimedir...
kimse bana,
soyut moyut demesin sakın!..
ne mırın kırın edin,
ne de sızlanın!..
gözle göremiyorsanız gözlüğümü vereyim,
elle tutamıyorsanız bir maşa kullanın!..


Mahmut Turan

16 Ocak 2017 Pazartesi

VE ŞEHİR UYUR

ve şehir uyur,
ve uyanır benim bütün uyuyan hücrelerim...
kaygılar yersiz,
efkâr yerli...
saat geçer de,
vakit geçmez bir türlü...
mutfaktaki fayansları,
halıdaki desenleri sayarım...
bulmacadaki kadına bıyık çizerim sıkıntıdan,
üçüncü sayfadaki bütün başlıkları hecelerim...
eski defterleri karıştırırım durmadan,
yeni kitapları incelerim...
başım kazan gibi olur yine,
gözlerim kan çanağı...
bir şiirin üstünde,
yahut bir resmin başında gecelerim...
saat bir sularında hatıralara dalarım muntazaman,
ikide ortalarda olurum muhtemelen,
üç gibi en dibe inerim...
dörde doğru oradan çıkıp bunalıma girerim,
saat tam beşte intiharı denerim...
aklıma izlediğim korku filmlerini getiririm,
yahut okuduğum polisiye romanları...
tam o sırada annem namaza kalkar,
saklarım elimdeki intiharla ilintili argümanları...
alarmı bir saat öne alırım sonra,
ölmeyi bir gün sonraya ertelerim...
altıda gözlerim kapanacak gibi olur,
yedide kalkar işe giderim...
kuruyan ağzım gün boyu,
sulanan gözlerim...
ben hep böyleyim işte!
şehir uyur,
uyanır benim bütün uyuyan hücrelerim...



Mahmut Turan

15 Ocak 2017 Pazar

BAZEN KENDİ KENDİME DİYORUM

bazen,
kendi kendime diyorum...
ben seni bu kadar çok sevmezsem,
belki de altın bu kadar kıymete binmezdi,
belki de doların ateşi biraz olsun inerdi...
mevcut hükümet içimdeki sesi duysa,
kesin bunu bir çözüm yolu olarak denerdi...
ikna odaları falan,
psikolojik telkinler işte,
hamasi nutuklar...
muhtemelen ben seni sevmeye devam ederim,
adamlar da kesin beni tutuklar...
bazen,
kendi kendime diyorum...
ben seni bu kadar çok sevmezsem,
belki de Ankara'ya deniz gelir,
belki de İstanbul'un suyu içilebilir...
hatta bazen,
kendi kendime diyorum...
ben seni bu kadar çok sevmezsem,
belki de karetta karettaların nesli tükenmez,
belki de küresel ısınmanın önüne geçilebilir...
mübalağa ettiğimi sanıyorsun değil mi?
hiç de bile!..



Mahmut Turan

14 Ocak 2017 Cumartesi

SENİ NE ZAMAN DÜŞÜNECEK OLSAM

ben seni ne zaman düşünecek olsam,
düşecek gibi oluyorum...
balkona çıktığımda,
merdivenden indiğimde aklıma gelme hiç olmazsa!..
bak yanımda kağıt kalem varken,
bak bir sigaraya tutunurken olabilir!..
ben seni ne zaman düşünecek olsam,
akşam ne yediğimi unuturum,
uzanamam raftaki kitaplara...
ezberim zayıf kalır,
kollarım kısa...
ben lisedeyken,
koskoca Edebiyat Kolu'ydum oysa...
ben seni ne zaman düşünecek olsam,
içimdeki çocuk evden kaçar,
keyfimin kahyası işi bırakır...
ben seni ne zaman düşünecek olsam,
birer kulaklık takar...
şu duvar,
şu koltuk,
şu masa...
ben seni ne zaman düşünecek olsam,
bir düşünce suçu işlerim...
sinirden elim ayağım titrer.
belki de işi eyleme dökerim,
polis beni tutuklamasa...


Mahmut Turan

13 Ocak 2017 Cuma

TÜKÜRDÜĞÜNÜ YALAMAK

bazen insanı sağır eder,
içinden gelen sesler...
duymazdan gelse aklı kalır,
kulak kesilse kanar...
bir pişmanlık gelir insana,
bir üşüme...
gururunu bir kenara iter,
sen karışma der işime!..
tutar sobaya bir odun atar sonra,
yarasına bir neşter...
sıcak sıcak gözyaşı akıtır,
soğuk soğuk ter...
belki ateşin etkisidir,
belki de sıvı kaybı...
bazen insanın ağzı kurur,
bazen insan tükürdüğünü yalamak ister...



Mahmut Turan