ELMA

ille de elma yemek istiyor canım,
ille de elma...
ne can eriği,
ne mürdüm!..
bir sepet elma anne,
bir sepet elma bırak yanıma...
çünkü ben onu bugün,
yanaklarına al sürerken gördüm!..

Mahmut Turan

SESSİZLİK HAKİM

ben sanığım yine,
sessizlik hakim...
bütün acılar bir olmuş,
ben tekim!..
bu sessizlik,
bana hüküm giydirecek belli...
keyfimin benden kaçmasından anlıyorum,
duvarların üstüme gelmesinden...
şekerimin düşmesinden mesela,
tansiyonumun yükselmesinden!..
hüküm giydirmeye,
giydirsin ama...
ne giyse yakışmaz,
çirkin bir adama!..

Mahmut Turan

BİR KADIN GÖRDÜM

bugün,

bir kadın gördüm...

saçları ıslak,

gözleri nemliydi...

yürürken,

parmak uçlarına basıyordu...

belli ki,

taşıdığı endişeler çok önemliydi!..

tırnaklarını değil de sanki,

kalbini törpülemişti...

bir caddeyi değil de sanki,

bir geçmişi adımlıyordu...

bugün,

bir kadın gördüm dedim...

inanmazsınız,

ıslak saçlarından,

su yerine çile damlıyordu!..

görseniz,

görseniz öyle güzel ki!..

dikkatini çekmek için,

Sezen'den bir şarkı mırıldandım,

topuklarımı yere sert vurdum,

arka arkaya öksürdüm...

oralı bile olmadı,

yaralıydı çünkü!..

Mahmut Turan

BETER OLAYIM!

zaman,
insana her şeyi öğreten,
iyi bir öğretmen'se eğer...
ben de,
o tebeşir fırlatılan öğrenci değilsem,
ne olayım!..
toprak olayım,
taş olayım...
mahcup olayım,
rezil olayım...
o da olmadı,
beter olayım dersen!..

Mahmut Turan

YÜZDE ONLUK DİLİM

hani,
"elimi sallasam ellisi"
diye bir söz var ya...
bir dönem,
benim için söylenmişti sanki...
isteseydim eğer,
etrafımdaki insanların yüzde doksanını,
peşimden koştururdum inan ki!..
bırak koşturmayı,
peşimden yürütmedim bile...
ben yürürken dünya kenara çekilirdi mesela,
yağmur dinerdi bir sözümle!..
yani,
ben olur verseydim diyorum...
güneş bir elimdeydi şimdi,
ay bir elimdeydi...
ben ne yaptım peki,
onca olur şey içinde...
onulmaz yaraları,
uykusuz geceleri seçtim...
çünkü benim sevdiğim,
yüzde doksanın içinde değil,
kalan yüzde onluk dilimdeydi!..

Mahmut Turan

KEŞKE

bir gece,
ak sakallı bir adam rüyama girseydi...
bir keşke söyle de,
yerine getireyim deseydi...
şan şöhret,
para pul...
ne varsa getirip,
seçenek olarak önüme koysaydı...
keşke derdim sadece,
keşke annem benle aynı yaşta olsaydı!..

Mahmut Turan

AHTAPOT

amele ağızlarda,
beylik laflar...
salyalar,
küfürler,
oskarlık gaflar!..
ah ne kadar da komikler,
ah ne kadar da saflar!..
devrilen çamlar sonra,
kırılan potlar...
kırk koldan sarılınca,
kırk yerden ısırılınca anladım...
bunlar insan değil,
bunlar ahtapotlar!..

Mahmut Turan

HADİ BEN KAÇTIM!

bana,
bütün acılarımı sığdıracağım,
bir bavul lazım...
kaç tanesini denedim,
hiçbiri olmadı...
Tanrı'm ne olur deyiver,
bana bir "OL" lazım!..
bütün acılarımı,
kendimle götürmek istiyorum giderken...
çünkü,
geride kalanlar,
acısı da kendisiyle gitsin diyecekler biliyorum...
geride kalanlar,
genelde acıya tahammülsüz insanlardır,
zor durumda bırakmak istemiyorum!..
az maz,
değil ki benim acım!..
torpido gözüm kapanmıyor,
ağzına kadar dolu bagajım!..
yatak odam keza,
balkonum,
kilerim!..
şimdi,
ben burdan bir ağlasam,
dünyanın öbür ucundakini etkilerim!..
o derece doluyum ben,
o derece acılı!..
nev-i kalbime münhasırım ben,
beni başkalarına benzetmeyin!..
risk gruplarını uyarın kesinlikle,
beni çocuklara izletmeyin!..
kimseye kin gütmeden,
göğüsledim her zorluğu!..
çok şeyi içime gömdüm ben gitmeden,
içim çok şey mezarlığı!..
aldıklarımı geri bıraktım,
verdiklerimden söz etmiyorum!..
burda daha fazla kalmamda,
hiçbir kamu yararı gözetmiyorum!..
ben artık,
ne kimseye şu'yum,
ne kimseye bu'yum...
ben artık,
yalnızlar ordusu mensubuyum!..
kendinize iyi bakın demiyorum,
kendinize iyi bakacağınız çok net!..
hadi ben kaçtım,
görüşmeyiz millet!..

Mahmut Turan

KAHPE RENGİ GÖZLERİN

şu kaşımdaki yırtık,
ben çocukken düştüm...
şu elimdeki buruşukluk,
yanık izi...
şu boynumdaki siyahlık,
doğum lekesi...
şu parmağımdaki sarılık da,
hep sigaradan!..
şu kalbimdekiler sevgilim,
şu sırtımdakiler de senin izlerin!..
izler senin ama,
ne bir gün gelip merhem sürüyorsun,
ne bir gün gelip gözyaşlarımı siliyorsun...
anca,
kötü kötü bakıp gülüyorsun...
ben az çok,
kötüden anlarım biliyorsun!..
ne saçların diyorum,
ne ellerin...
senin en kötü yerin,
kahpe rengi gözlerin!..

Mahmut Turan

AKLIM DIŞARDA YİNE

ben evdeyim ama,
aklım yine sokakta...
bu günlerde,
dışarısı ona daha cazip geliyor...
belki gece yarısı gelir aklım başıma,
belki şafakta...
bu saatte gelmeyeceği kesin ama,
her gece bir memleketi gezip geliyor!..
ciğerimi parçalıyor,
yüzümü çizip geliyor!..
kalbimi fırçalıyor,
içimi ezip geliyor!..
bir günü,
bir gününü tutmuyor...
arada güle oynaya,
genelde kızıp geliyor!..
gelir gelmez düşüp zıbarsa yine iyi,
beni de uyutmuyor...
kafamı kurcalıyor,
moralimi bozup geliyor!..
Tekel'i sevindiriyor mesela,
annemi üzüp geliyor!..
yahu,
üstüne alınıyor ne dense...
önce böyle değildi bu,
bu günlerde oldu nedense!..
ilaçları erişemeyeceğin bir yere koymalı,
kesici aletleri senden saklamalı...
aklım,
aklım seni bir güzel pataklamalı!..

Mahmut Turan

SAATİ KURUNCA

her gece saati kurunca,

bir bomba düzeneği hazırlamışım hissine kapılıyorum...

haliyle korkarak giriyorum yatağa,

haliyle tedirgin...

biliyorum,

saatin beni öperek uyandırmayacağını...

biliyorum,

en tatlı sabahların çokokremle başlamayacağını...

biliyorum,

yine stres,

yine koşturmaca...

biliyorum,

yine üç sıfır yenik başlayacağım maça...

biliyorum,

biri demeyecek seni seviyorum!..

biliyorum,

biri demeyecek iyi ki varsın!..

biliyorum,

biri demeyecek gömleğin yakışmış!..

biri diyecek dalgınsın yine,

biri diyecek çok sigara içiyorsun,

biri diyecek gözlerin şişmiş!..

öf ya,

her şeyi önceden bilmek ne kötü bir hismiş!..

Mahmut Turan

ELLERİNİ GETİR SEVGİLİM!

zaman geçti,
zamanla geçmedi,
zamanla geçer dediğin ne varsa...
şimdi,
bir dağ eteğini toplayıp,
bir başka dağa varsa...
inan,
hiç kimse şaşırmaz da...
ardından yemin ister ama,
güldüğümü kim duyarsa!..
zaman hiçbir şeyin ilacı değilmiş,
ben bizzat test ettim...
zaman karpuzu büyütür doğrudur,
ben insanı kast ettim!..
alnımdaki kırışıklıklar yüzünden,
alnımdaki yazılar iç içe geçmiş bak!..
çocuk yaşta dert sahibi oldum,
genç yaşta kocadım!..
bugüne kadar,
hiçbir mektubum adresine ulaşmadı mesela...
oysa ben,
bu zaman zarfında kaç pul harcadım!..
hadi,
kısılan sesimi kendi kendime konuşmalarımla,
kasılan dizlerimi anasonla...
parmaklarımdaki sarılığı tütünle,
titreyen ellerimi parkinsonla...
ya uykulu gündüzlerimi,
ya uykusuz gecelerimi neyle açıklayacağım?..
yok,
yok bu böyle olmayacak...
ellerini getir sevgilim,
kendimi bıçaklayacağım!..

Mahmut Turan

YOL YORGUNU

dünya bir yol'sa eğer,
ben de yol yorgunuyum...
ve ben,
bu sebepten,
bundan böyle...
hiç kimsenin,
hiçbir isteğini yerine getiremem!..
yol'um kötü,
yerim uzak...
belki,
yolda harami yok ama,
hem engel var hem tuzak!..
fedakârlık istemeyin benden yapamam,
ödün istemeyin veremem!..
boynum koptu kopacak,
belim kırılıyor valla...
siz başımın üstündekiler,
inmeniz gerekiyor mesela!..
Ali,
Ayşe,
Ahmet...
ben ortaya söylüyorum ama,
siz kenardan üstünüze alının bir zahmet!..

Mahmut Turan

İKİ YETİŞKİN DÜŞÜNCE

aklımda,

iki yetişkin düşünce...

biri ütüler durur kafamı,

biri durmadan katlar...

yaka silkip,

uzaklaşmak isteyince...

arkamda bariyerler görürüm,

önümde barikatlar!..

hıh,

hadi gel de,

bu bel ağrısıyla konuya eğil!..

bir tedirginim ki,

öyle böyle değil!..

sıkılırım,

gevşerim,

gerilirim!..

biriyle konuşmak için,

hangi bahanenin arkasına saklansam şimdi,

bu halimle kolayca görünürüm!..

ayağıma bir halı örtüsü dolanmış sonra,

dilime bir şarkı...

"dışarda kar yağıyor,

benim başıma taş..."

sadece nakarat kısmını,

belki yüz kere söyledim durdum!..

Ahmet Kaya,

bu kısmı başka söylüyor tabi...

o taş kısmını,

ben kendim/e uydurdum!..

Mahmut Turan

ADEM-İ HERKESİYET

bir evin,

bir oğluydu Adem...

bir dediği,

iki olmamalıydı...

bir evin,

bir oğlu madem...

en güzel kıyafetleri giydi,

en güzel oyuncaklarla oynadı,

en güzel yemekleri yedi...

en güzel okullara gitti sonra,

en güzel kızlarla çıktı,

en güzel mekânlara takıldı da Adem...

bir gün bile,

mutlu olamadı n'edem!..

Adem'de hep bir şeyler eksikti,

ama ne?..

hep bir şikâyet,

hep bir bahane!..

sabır yok,

şükür yok...

dünyanın kahrını çekiyordu sanki,

yüzyılın yasındaydı...

yediği önünde oysa,

yemediği arkasındaydı...

gün geldi,

Adem'e bir dert verdi Mevla...

veremden kötü bir dert,

ölümden evla!..

sen misin,

der gibi işte...

Adem artık daha da mahzun,

Adem artık çok hasta!..

zamanında,

kıymet bilmemenin pişmanlığı,

Hz.Adem'le bizim Adem arası...

ilginçtir,

cennetin dengiyle,

mutlu olamayan adamı...

hayat,

öyle bir yere getirmiş ki...

o yerden,

kanar durur yarası...

idrarının rengiyle,

mutlu oluyor şimdi,

her tahlil sonrası!..

Mahmut Turan

KÜÇÜLMÜŞ DE BÜYÜMÜŞ

o masum surat,
o tatlı dil...
kesinlikle,
bu yaşa ait değil!..

böyle diyorum,
yanaklarını koparıp yiyeyim...
soran olursa da,
köpek ısırdı diyeyim!..

gözleri,
bana ışık sağlıyor...
saçları,
beni hayata bağlıyor!..

sözü altın mesela,
sükûtu gümüş sanki...
hıh,
şuna bak hele,
küçülmüş de büyümüş sanki!..

Mahmut Turan

ÖMÜR BOYU YASAK

sonra,

ne mi oldu?..

sonra gözlerim,

onu sevdiğimi kalp'ten çıkarıp,

el'everdi!..

nasıl kızdım gözlerime,

nasıl kızdım bilsen!..

utancından,

biri boşaldı herkesin içinde,

biri doluverdi!..

yok hayır,

ne çıkardım gözlerimi sinirden,

ne de oydum!..

daha beterini yaptım,

gözlerimin ona bakmasına,

ömür boyu yasak koydum!..

yasak koydum,

yasak koydum da koymasına...

yasak olan şeyler,

daha bir çekicidir biliyorsun...

gözlerim bakma krizine girdi günaşırı,

kalbim görme komasına!..

Mahmut Turan

ÖLÜM'LÜ DEĞİL

bizim aşkımız,

ölünün kürü'yle hep,

cehennemin dibi'yle geçti!..

öyle,

canım'lı,

gül'ümlü değil!..

buradaki kırık,

şuradaki acı,

geceleri beni uyutmasa da...

sen yine de,

boş ver ama...

uyku haplarım dolapta bak,

sigaram masada!..

inan ki alıştım artık,

sıkma sen tatlı canını...

gerçekten,

o kadar da ölüm'lü değil!..

Mahmut Turan

GÖLGE

n'olur,
saçlarına gölge düşürme sevgilim,
hava buz gibi zatı!..
kış olmasa,
yoksa ben de biliyorum,
saçların iyi uzadı!..

bence hiç karışma,
bırak öyle kalsın!..
rüzgârın yönüne göre,
bir o yana,
bir bu yana sallarsın!..

bak,
at kuyruğu,
topuz falan çok tutuluyor hâlâ...
gölge şart mı yani,
perma filan yap mesela!..

hadi benim evde annem var,
ya sokaktakiler n'olacak?..
o zaman kar da düşür uçlarına,
o zaman okulları da kapat oldu olacak!..

Mahmut Turan

CAM KIRIĞI

sabahtan akşama kadar,
pencerede duran anneme...
cam çatlamış bak dedim,
niye söylemiyorsun değişelim,
söylesene daha elini öpmüşüm!..
valla,
sen söyledin,
ben de gördüm dedi...
inan ki,
hiç fark etmemişim!..

görünüşe göre,
yeniye de benzemiyordu camdaki çatlak...
belli ki,
bayağıdır olmuş!..
sonra sonra,
anladım ki...
annemin asıl baktığı,
pencere değilmiş,
yol'muş...

Mahmut Turan

KESİK ZİL

ne zaman,
iki kere kesik kesik çalsa,
bizim evin zili...
kapı yerine,
mutfağa yöneliyorum hemen,
heyecandan şaşırıyorum menzili!..

kapıyı açar açmaz,
bakıyorum ki sen değilsin...
kalbimde bir kırık oluşuyor,
ciğerimde bir kesi...
sen sanıyorum çünkü,
zili iki kere kesik kesik çalan herkesi!..

Mahmut Turan